Nasıl başladık Ubuntu'ya?

Başlatan Semih, 04 Nisan 2008 - 19:13:06

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Semih

Bir bölüm olsa orada herkes Ubuntu'ya nasıl başladığını yazsa hem bu yeni Ubuntu kullanmak isteyenlere yol gösterir. Kimi çok çekiniyor kimisi de onca kodu yazılmaz diyip kullanmıyor milletin de aklını karıştırıyor. Şahsen ben de öyle olmuştu ilk kurarken neyle karşılaşacağımı dahi bilmiyordum ama iyi ki Ubuntu'luyum.

Forum tayfasının mesela sabitte mesajları olsa. Burada hem günlük tarzı yazılar yazsalar. Misal İpuçları falan  yazsalar buralara. Kendi hazırladıkları Ubuntu veya Linux makalelerini buralarda paylaşsalar.

Beğenize sunduk bakalım:)
A.Semih Türk

Sypro

#1
Aklıma MS'in "Senin Hikayen" olayı geldi :)
Neyse...

O konu hakkında pek çok yazılcak çizilcek şey yok aslında, kullanacak olduktan sonra bir şekilde kullanmak mümkün, Ubuntu dışardan yardım almadan bir çok şeyi yapmanız için teknik altyapıya sahip (man komutu).
Neyle karşılaşacaklarımı görmek isteyenler Ekran Görüntüleri topicine bakmaktan çekinmesin. :)

Diğer konu için de yönetimden bir kaç kişinin kişisel blog sayfaları var, oradan bilgilerini ya da paylaşmak istediklerini paylaşıyorlar. Forum ise salt yardım amaçlı. Program sunumları diye bir bölümümüz mevcut, dileyen oraya da resimli ya da resimsiz program sunumu yapabiliyor.

Öneri ve istekler bölümünün daha canlı olmasını dilediğim için teşekkürü bir borç bilirim ayrıca.


"Milliyetin çok belirgin vasıflarından biri dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan, Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz."

Semih

#2
Sadece bir fikirdi, sağol. Asıl ben teşekkür ederim.
A.Semih Türk

Sypro

#3
Yok, yanlış anlamayın, fikirlerine karşı çıkmak için demedim, aksine fikirlere saygım var. Dileyen de dilediğince kendi geçmişini yazabilir tabi ki, kimse laf edecek değil. :)

Sadece forum ile blog kavramlarını birbirinden ayırmak istediğim için kendi fikrimi belirttim, kaldı ki forum yönetimi bir karar alırken tek kişinin isteği ile değil, ya herkesin kabulü ya da çoğunluğun onayı ile aldığına göre benden başka altı kişinin daha fikri önemli. :)


"Milliyetin çok belirgin vasıflarından biri dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan, Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz."

Semih

#4
Yanlış anlamadım ki o nereden çıktı? Sen beni yanlış anlama. Cümle başlangıcı biraz garip olmuş benim. :) Sadece bir fikirdi demişim. Boynumu büksem bir de tam Emrah olurmuşum hani.
Yok, kardeş yanlış anlamadım. :)
A.Semih Türk

heartsmagic

Kullanıcı tavsiyeleri bölümünde kendine ait bir başlık açıp Linux'a veya Ubuntu'ya nasıl başladığını, neler beklerken nelerle karşılaştığını yazabilirsin örneğin. Başka platformlarda bu yapıldı (birden fazla dağıtım için hem de). Çok da güzel olabilir, insanlar fikir edinir.
Hayattan çıkarı olmayanların, ölümden de çıkarı olmayacaktır.
Hayatlarıyla yanlış olanların ölümleriyle doğru olmalarına imkân var mıdır?


Böylece yalan, dünyanın düzenine dönüştürülüyor.

Eren

Ben yaklaşık 2 sene önce kendi hikayemi yazmıştım. Okumak isteyenler buradan okuyabilirler.

SoulSmasher

#7
Mandrake'den (yeni mandriva) sonra kullandığım distro olan gelecek linuxtan sonra kullandığım suse çok ağır geliyordu bana, pardus da beni kesmedi (ilk pardus sürümünü kullandığımda evde internet erişimim yoktu, .pisi paketlerini kafede vs. download eder, flash belleğe atar öyle kurardım, bir bakardım sıfır flash bellekte indirdiğim her şey sağlam, sadece .pisilerde crc hatası :) ). Bunun gibi benzer sorunlar yaşadıktan sonra ubuntuya geçtim, iyi ki de geçmişim.

hasansahin

#8
98-99'da askerlik yaparken PC dergilerinde Linux tanıtımları ve ekran görüntüleri görüyordum ve çok imreniyordum. Win98SE ve NT ws'dan çok sıkılmıştım.
Askerden gelir gelmez(o zamanlar internetten linux indirmek çok zahmetli idi) hemen İstanbul'a gidip Gelecek A.Ş.'den Redhat 6.0 ve Suse 6.3 aldım. Yanında da Görkem Çetin'in  Linux kitabını aldım. Uzun uğraşlar sonunda (4-5 kere windows çökerttikten sonra) Suse 6.3 kurmayı başardım. Çok ilginç bir durum vardı. UltraDMA66 sabit diskimi redhat tanımıyordu ama suse canavar gibi tanıyordu. Redhat da güzeldi ama Suse çok sağlamdı ve profesyonel görünüyordu. Uzun bir zaman suse kullandım. 6.3-6.4-7.0 ve 7.1 ile kullanmaya devam ettim. Bu arada Gelecek Linux çıktı ve ben onuda denemeyi ihmal etmiyordum. Bu arada mandrake 7.0 ile tanıştım ve biraz kullanınca çöp olduğuna karar verdim. Çünkü dağıtım içerisinde bir sürü beta ve alpha paketler vardı ve sistem kararsızdı.
İşim sebebiyle UNIX sistemlere çok yakındım. İş yerinde SunOS, HPUX ve IBM AIX kullanıyordum ve onlar gibi sağlam ve kararlı bir linux arıyordum. Bir abimin tavsiyesi üzerine slackware indirdim ve Slackware abimizi de denemeye karar verdim ve aşk başladı. Sert ve mağrur yapısı beni hayran bırakmıştı. Ne istersen onu yapıyordu ve çok hızlıydı. O sıralarda redhat ticari platforma yönelince aramız bozuldu. Suse'de ticari oldu ama opensuse eskilerden birşey kaybetmemişti. Bu sebeple opensuse ve slackware kullanmaya devam ettim. Pardus'u bir kere denedim ve nefret ettim. Bir daha hiç kullanmadım. Sadık yarim slackware, gnome masaüstünü kullanmaktan vazgeçince benden ondan vazgeçtim.

Artık opensuse ile başbaşa kalmıştık. Uzun bir zaman daha böyle gitti ve ubuntu ismini duymaya başladım. Youtube,distrowatch,linuxquestion gibi sitelerde hep ubuntu konuşuluyordu. 7.0.4 indirip denedim ve hayran oldum. O gün bugündür beraberiz. Ama opensuse'yi de kullanmaya devam ediyorum.

Anyone who has never made a mistake has never tried anything new.
Albert Einstein.

Eren

Demek ki bir çok insan Suse ile başlamış. Suse son 1-2 sene öncesine kadar oldukça iyiydi ancak son zamanlarda Vista kadar ağır bir sistem halini aldı. Suse'nin bence en büyük hatası bu. Ubuntu bir çok sistemde sorunsuz ve hızlı çalışırken Suse çok ağır kalıyor. Örneğin 512 MB RAM kullanan bir makinede Ubuntu gayet hızlı çalışırken Suse kanı gibi çalışıyor.

Ama Suse hala iyi bir dağıtım ve güzel bir topluluğa sahip. Mandriva'yı bende pek iyi bir dağıtım olarak görmesem de kurdukları topluluğa hayranım. Şu an hiç bir dağıtımın o kadar katkıcı ve bağlı bir topluluğu yok. Mandriva kulüp ise yeni başlayanlara oldukça fazla destek sağlıyor.

Ubuntu'nun arkasına aldığı güç ile diğerlerinin 1 adım önüne geçtiğini düşünüyorum. Ubuntu camiası oldukça hızlı büyüyor ve Ubuntu artık büyük bir marka halini aldı. Benim bu konudaki tek sıkıntım Pardus da olduğu gibi Linux'un dışında bir şey gibi algılanmaya başlaması. Pardus ile Linux son kullanıcı gözünde farklı bir oluşum gibi algılanıyor, Ubuntu da böyle bir duruma gelmeye başladı. Umarım Ubuntu'nun bir Linux dağıtımı olduğu unutulmaz.

hasanyılmaz

Önce opensuse, sonra pardus kullanmıştım. Daha hızlı bir sistem lazımdı. Gnome için daha hızlı diyenler az değil.

Denedim, farkı hissettim, pişman değilim. :)

komikimben

#11
Okulum Bilgi Üniversitesi benim. Matematik bölümü öğrencisiyim ama bilgisayar bilimleri ile sıkı fıkıyız. Okulun bilgisayar bilimleri laboratuvarlarında hayatımda hiç görmediğim  bir ekran vardı. Hocaya sorduğumda linux demişti. Şaşırmıştım o ne demek? Ama ekran çok ama çok tatlıydı. O zamanlar drscheme öğreniyorduk. Tabi okuldaki çalışmalarımızda hiç sıkıntı çekmiyorduk ama eve gelip Windows'a dönünce saçma saçma sorunlar yaşıyordum. Projelerde gönderdiğim uzantılar uyumlu olmadığı için kabul edilmiyordu. Sonunda hocaya kurmak istediğimi söyledim ve bana Ubuntu cd'si verdi. Basit birkaç şey anlattı. Beceremedim, sonra bana detayli anlatti ve kurdum. Hayatımda gördügüm en tatlı elektronik görünümdü, Ubuntu. Çok da severim.

sedefsiz_masrapa

xp deki hiçbir virüs linux da çalışmaz dediler, çok şaşırdım. o aralar pc net dergisinin pardus özel sayısı vardı. pardus yeni çıkmıştı. hemen aldım, okudum, kurdum. 6ay boyunca pardusu sadece flash diskime bulaşan virüsleri temizlemek için kullandım :). bunun dışında doğru dürüst hiç kullanmadım pardusu.. sonra dönemin ortasında benim xp çöktü, mecburen pardus kullanmaya başladım. baya sardı beni pardus. bilgisayar mühendisi bi arkadaş ubuntuyu önerdi. ubuntuyla tanıştım yaklaşık 3 ay önce, iyi ki tanışmışım :D


demir

#13
Aslında benim Avatar'a olayı anlatıyor ama :)

Biraz anlatayım... Benim Ubuntu tercihim biraz zorunluluktu. Bilgisayarla devamlı çalışıyordum. İnternet üzerinde işim. İnternett tarayıcımda sorun yaşayınca bir arkadaşım Mozilla yüklememi söyledi. Mozilla'yı yükledim. Uzun süre kullandım. Bu arada Mozilla'nın bir GNU olduğunu öğrendim. Tabii bu arada internette gördüğüm makaleler ve yazılarla GNU'nun ne olduğunu öğrendim.

UNIX.org'un sitesinde yazan yazı kadar beni hayatımda etkileyen bir sözcük yoktur: "LIVE FREE OR DIE." :)  Felsefesi daha çok çekti. Firefox'un doğmasıyla müptelalığım başladı. Kesinlikle internet explorer kullanmıyordum. 2005 gibi Linux kurmaya iyice karar verdim. İnternetten gördüğüm masaüstleri etkiliyordu. Zaten felsefesi başka. :) Özgür yazılım ve insanlık için bilgi paylaşımı kavramları.

Sonra internetten CD alabileceğim konuşabilecem bir yerler aradım. İstiklal'deki İdea'dan fedora ve opensuse dvd'leri ladım. Bir de makineme ikinci bir harddisk... Opensuse yükledim. 1 hafta boyunca usb modemi bilgisayar tanıtmak için uğraştım durdum. Sonra derleme yaparak başardım.

Makinemde iki tane işletim sistemi vardı; birisi linux, birisi suse. Suse ilk başta 512 ram pentium 3 makinede bana performanslı geldi.

Sonra makinemi değiştirdim. Suse'yi ne hikmetse kurmayı başaramadım. Ama linux forumlarını ve sürümlerini uzaktan takip ediyordum. Yine 2007 Eylül-Ekim gibi idea'ya gidip bir opensuse bir fedora bir ubuntu dvdleri aldım.

Opensuse'yi kurdum. Ancak ekranım widescreen olduğu için otomatik olarak tanıyamıyordu. Uğraşmak gerekiyordu. Fedora kurulumda çaktı ya da ben beceremedim.  O sürümlerle 2-3 ay uğraştım.

Sonra Ubuntu'ya şans vermeye karar verdim. Şubat ayının ilk günleriydi sanırım.  Ubuntu hiç bir sorun ve pürüz çıkarmadan makinaya kuruldu. Widescreen ekranı tanıdı. Sesleri, webcam'i... İşte karşımda farklı bir sürüm vardı. :) İnternetten onunla ilgili topladığım bilgiler çok iyiydi.

Sonra Kubuntu Türkiye'yi keşfettim. Ubuntu'da bazı şeyleri kurmak için sistemi bayağı bir kurcalamıştım. Bir de compiz kurmayı becerememiştim. IRC'tan heartsmagic ile tanıştık. Sabah 05.00'a kadar benimle birlikte benim dağıttığım sistemimi toparlama ve compiz'i kurmakla uğraştık.

Ertesi gün de yine IRC'ten 04.00'a kadar bana yardımcı oldu. Ben her yardımında sık sık "Çok çok teşekkür ederim, çok sağol" diyordum. O paylaşım ruhunu bir görev edindiğini satır aralarında anlatırcasına "Ya ne demek. Biz yardım etmeyeceksek forum niye, biz niye buradayız" demişti, bir çok kere. Yani bunun paylaşım ve yardımlaşma ruhunu da heartsmagic dostum tanıttı. Kensidisine tekrar bir teşekkür.
LIVE FREE OR DIE

Aklı olan Linux, Parası olan MAC, ikisi de olmayan Windows :)

hellboy

#14
win 95 kurulu pc yi emekli edip yeni pc aldıydım xp yeni çıkmış, arkadaşım bana özenerek pc almış onun makina linux. ilk orda tanıştım linuxla.
şuana kadar windows un çıkarmış oldugu bütün işletim sistemlerini denedim. server işletim sistemleri de bunlara dahil. linux nasıl bişi diye  geçen sene merak edip kubuntu kurdum. benim işletim sistemim hangisi ikilemine düştügüm zamanlar oldu ubuntu-kubuntu ? hangisi benim işletim sistemim biraz zor oldu ama ubuntu benim işletim sistemim. :)
  şuanda üni. de ögrenciyim bazı nedenlerden dolayı çok sevdigim ubuntuyu kulanamıyordum.
ubuntunun gelişimi, benim ubuntu kulanabilme becerimden sonra neden olmasın.
ara ara programlama için vistaya dönüyorum vista kulanırken farkediyorum ubuntunun güzelligini.


ve şuanda linux? nedir  yenir mi?  adlı konferansa geç kalmak üzereyim :):)

oytun5555

#15
Linux'a başlayışım birazcık geriye dayanmaktadır. İlk bilgisayarımı aldığımda 6-10 yaşındaydım. Windows 98SE yüklüydü. Sürekli virusler ve solucanlarla geçirdiğim tam 2 sene ardından çok sıkılmıştım ve XP'yi denemeye karar verdim. Bir sene XP ile vakit öldürdükten sonra 10-15 yaşımda Debian'ı netinstall olarak kurduktan sonra değişik bir masaüstünün sahibi olmuştum. Bir yandan  XP'den çalışmalarımı yürütüyor bir yandanda kabarık gelen faturama bakıp babamla sürekli dertleşiyordum (Tabii o zamanlar ADSL'im kotalıydı). Debian'a alıştığım zamandan beri ügncelleştirmeleri ve kabarık faturaları ile çarpışmaktan sıkılmıştım. Bir gün babam linuxla uğraştığımı görünce bana Red Hat Enterprise Linux DVD'sini hediye etti. Kursammı kurmasammı gibi uzun düşüncelerin ardından kurulumu yaptım. Çok güzel ve çok basit görselliğe sahipti. Harika bir linuxla geçirdiğim bir seneden sonra C++ öğrenmeye karar verdim. Kitaplardan okuyarak bilgisayar başında geçirdiğim derin ve up uzun saatler sonrasında internette dolaşırken Ubuntu Linux ile karşılaştım. Ubuntu 6.04 indirip LiveCD ile açtıktan sonra biraz karıştırıp kurmaya karar verdim. Bir gün bilgisayar mazasını gezerken harici harddisk kutularına bakarken bir tane seçip satın aldım ve evdeki 30GB lık eski harddiskimi taktıktan sonra bir yedek ve Ubuntu Linux kurulumundan sonra öyle geçirdiğim bir kaç günü ardından linux deneme hevesi ile tam iki sene atlattım. Daha sonra artık dur dedim kendime ve artık bir sistem üzerinde yoğunlaşmaya karar verdim. Önce Ubuntu Linux ile denemelere başladım. Üç ay boyunca kullandıktan ve sık sık sorun yaşadıktan sonra sistem değiştirip Pardus kullanmaya karar verdim. Pardus kullanma hevesim gıcık hatalar, pisi denen saçma bir paket yöneticisinin herşeyi ile uğraştıktan sonra geçen zamanla beraber Gladiator isimli bir arkadaş beni ubuntunun değiştiğine ikna etti ve ubuntu hayatıma devam ettim gayet güzeldi ta ki 7.10 çıkana kadar.  Sistemin çıkması ile herşey bozuldu ve doğru çalışan bütün bir sistemi ufak ufak kaybetmeye başladım. Her çıkan yama ile bütün ayarlarım gidiyordu. Bir zaman öyle idare ettikten sonra TwinX nickli bir arkadaşla uzun uzun düşünceler sonucu sistem değiştirmeye karar verdim ve tekrar Mint Linux 4.0 kullanmaya başladım. O zamandan beri mint ile gidiyoruz. Gerçi mint biraz önceki zamana göre benim tarafımdan değiştirildi ve modifiye edildi. Xfce masaüstünü kullanmaya başlamamla bazı şeyleri ve yapıyı biraz değiştirdim ve şu an kullandığım kendi ismimi verdiğim Ubuntu/Debian/Mint tabanlı "OytunX" kullanmaktayım. Keyfimde gayet yerinde ve herşeyi kendi zevkime göre modifiye ettim. Mesela bir çok paketi kurabiliyorum sistemime sadece deb ile sınırlı değil. Size tavsiyem bir linux üzerinde yoğunlaşın ve onu kendi zevkinize göre özelleştirin. En iyi linux insanın yönetimine aldığı linuxtur diyorum ve sözümü bitiriyorum.

matafleur

Uzunca bir süre kullandıktan sonra Suse ye gıcık olmaya başladığım gün bir sürü sürüm denemeye başladım ve sonuç olarak ubuntu kullanmaya başladım.6.06 sürümüydü.Ona da gıcık oldum.Debian kurdum ve evet bu benim için dedim. (:


Sonrasında fan bağlarken kısadevre oldu ve emektar AMD 1.8 makinamın anakartını yaktım.Astarının yüzünden pahalıya patlayacağını anlayınca yeni makina aldım ama o da ne?Debian Stable daki xorg versiyonu benim ekran kartını çalıştırmıyordu!!!

Sonuç:Debian 5 stable çıkana kadar ver elini eski dost (:

izzetguntalaz

Önce pardus sonra mandriva one spring (gnome)
Ubuntu 8.04 çıktığından beri Ubuntu.

Thiras

Redhat(daha Fedora yoktu o zaman), Slackware, Debian, Ubuntu

Çok kısa bir sürede mandrake kullandım.

maxspacemax

Bir sürü dağıtım denemiş ama daha aradığımı bulamamıştım. İnternette dolaşırken bir yazıya rastladım blog yazısıydı okudum cd'den rahat bir biçimde kurulduğu masaüstü bilgisayarının tüm ihtiyaçlarına cevap verdiği yazıyordu vs. vs. Bende hemen indirip kurdum. Ubuntu Hardy heron kullanıyorum. tabii başka dağıtımlarıda


erginemr

#20
PC bilgisayar ile 89'da lisede tanıştım. O zaman bilgisayarların sabit diski yoktu, DOS sisteminizi 5.25'lik disketlerle yanınızda taşıyordunuz ve ne işiniz varsa konsolda, siyah ekranda yapıyordunuz. Üniversitede Macintosh'ları ilk gördüğümde neredeyse dibim düşmüştü. Sistem grafik ekranda açılıyordu, disketi takınca kendi tanıyordu, çöp kutusu dolunca şişiyor, boşaltına iniyordu. Ne güzel günlerdi. :)

Linux ile 99'da bilgisayar dergilerinin verdiği SuSE 7.0 ile tanıştım. Sonra uzunca bir süre Mandrake kullandım. Her ikisi de KDE 1.x masaüstüydü, bugünkü gibi janjanlı değildi, ve o zamanlar Gnome bugünkü görünümünden çok uzaktı. Yine de başka bir işletim sistemine sahip olmak duygusu heyecan vericiydi.

Sonra araya askerlik, gündelik hayatın sıkıntıları, vb. girdi ve Linux'den uzaklaştım. Zaman içinde Windows'a taklalar attıracak yetkinliğe eriştim, ama M$'in gittiği yolun yol olmadığını da biliyordum ve Linux'e ikinci bir geçiş fikri hep içimi bir kurt gibi kemiriyordu.

O zaman bilg. bölümünde okuyan kız kardeşim bir gün Ubuntu'dan bahsetti. Başta bu ne biçim bir isimdir diye burun kıvırdım. Ama sonra bir gün meraktan Ubuntu Edgy Eft'i denedim ve o an aşık oldum. Linux nereden nereye gelmişti...

O günden beri Linux kullanıyorum. Beni artık Windows'a Lexmark yazıcı ve eşimin alışkanlıkları dışında bağlayan hiç bir şey yok. Artık özgürüm!

MehmetCan

bu sevdanın öyküsü bende 3 sene önce başladı. Adana'da Bilgisayar Eğitimleri veren bir firmada arkadaşım çalışıyordu. Sürekli yanına gidip gelirdik. Birgün orada çalışan Pakistanlı bir arkadaşın bilgisayarının ekranını gördüm. Simsiyah bir ekran neyin nerede olguğu belli değil gibi geldi. Ne yaptığını sorduğumuzda sistem kuruyorum aynı zamanda irc'den chat yapıyorum demişti. o zamandan beridir kendimi az da olsa geliştirdim. Sizlerinde fark ettiği gibi bende Windows kullanıyorum bazı işlerimi halletmek için. Sırasıyla FreeBSD , Pardus , Ubuntu 6 , Ubuntu 7 , Open Suse , Fedora , Ve son olarak değiştirmeyi düşünmediğim ubuntu 8.04 kullanıyorum.
Kendime göre biraz modifiye ettim. umarım biraz daha geliştirir ve daha heyecanlı şeyler yapabilirim :D

Tilki

İlk işletim sistemim Windows 98'di.SE, ME, XP derken 10 ay kadar önce, aslında eskiden beri duyduğum Linux sözcüğünün daha bir ortalarda dolaştığını farkettim.Gerçi atı alan Üsküdar'ı geçmişti ama yine de zararın neresinden dönülse kardı.Ulusal dağıtım, sonuna kadar Türkçe desteği gibi söylemlerle dağıtılan Pardus'la o zaman tanıştım.O zaman 2007.2 Caracal Caracal sürümü vardı.Küçük problemlerle karşılaşsam da kullanmaktan vazgeçmedim.Gözüme epeyce farklı görünen bu ortam beni epey etkilemişti.Style XP adlı programla şekilden şekle sokup arkadaşlarıma gösterdiğim binbir surat Windows'umu hatırlayınca güldüm kendi kendime.Neler varmış bu Linux'ta?Sonra bunun KDE adı verilen bir masaüstü yönetim platformu olduğunu öğrendim ve tabi Gnome diye bir kardeşinin olduğunu.

Linux'un "öğren, didikle, kurcala, keşfet, geliş, büyü, değiştir vb." virüslerinin hepsini kapmıştım.Bu enfeksiyon vücuttan atılacak gibi değildi.Ubuntu Türkiye forumuna üye oldum.Haftalarca, hiç mesaj yazmadan ve henüz sistemi kurmadan sadece başlıkları okudum.Okurken öğrendim Ship It'i.Oradan bir dvd istedim, geldi.Sonra harici diskimi taktım bilgisayarıma, başladım yedeklemeye.İşim bitince de Ubuntu'nun son sürümünü ve yine Pardus'u kurdum.Canım KDE çekince Pardus'u, Gnome çekince Ubuntu'yu kullanıyorum.Şu günlerde Ubuntu'da pek üretken değilim.Vaktim ayarlarını kurcalamakla geçiyor.Gnome'u da çok sevdim.Farklı bir renk.

ugursazan

Üç ay kadar önce windows'tan bıkıp çeşitli linux sürümlerini araştırırken https://shipit.ubuntu.com/ adresinden bir form doldurdum. Bir ay içerisnde ubuntu 8.04 gönderdiler. Bilgisayarımdaki dvd sürücü dvd'leri okuyor cd'leri okuyamıyor. Cd'nin imajını başka bir bilgisayarda alıp taşınabilir kurup disklerle bilgisayarıma aktardım.Sanal cd programı kurdum. Windows ortamında kurulumu başlattım ve işlem tamamlandı. Daha önce çeşitli linuz tabanlı işletim sistemleri kulanmıştım. Ama bu kullanımlarım hep kısa süreli olmuştu.Şu anda çift işletim sistemi var bilgisayarımda ama ağırlıklı olarak ubuntu kullanıyorum. Amacım iyi bir linux kullanıcı olmak.

DeFacto

Yaklaşık 5 yaşımda bilgisayara başladım. Win95'in splash ekranı bazen uykuda gözümün önüne gelirdi :D. Win98 ile de sadece körü körüne oyun oynadım. Daha sonra "devrim" diye adlandırılan xp saçmalığı ile evimize kurulu olarak geldi yeni pc'mle windows. Daha sonra "yeter windows" diye google'da tarattım. Evet 3 yıl önceki taratma anahtar kelimem buydu :) Önüme ilk redhat çıktı. Yükledim. Biraz da ürktüm. Daha sonra Slackware ile tanıştım. İlk görüşte aşk. Tutarlı, hızlı ve çok şık bir sistemim vardı. Fakat yeni heyecanlar,kaçamaklar arıyordum. DistroWatch'da adı en tuhaf gelen sistemi indirdim.. Ubuntu :) 7.04'ün çıkmasına iki gün vardı ve bekledim. Daha sonra indirdim ve aman Allah'ımm. GNOME.. Compiz.. Apayrı bir yer cennetin başka bir mahallesi. GRUB ekranında o gün bugündür gidip geliyorum Slack mahallesi ile Ubuntu mahallesi arasında :) (Biraz edebi oldu sayısal yönü çok ağır basanlar umarım sıkılmamışlardır :) )