Fatih Projesi "Pardus" dedi

Başlatan omergex, 19 Ağustos 2011 - 20:07:03

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

egcodes

Alıntı yapılan: sireno52 - 25 Ağustos 2011 - 02:58:52
inşallah saç baş yoldurmazlar zira dün akşam savura  kadar pardusla uraştım nedense ubuntu da yaptığım işleri pardus dama dama`da yapamadım  mesela benim pc de 2 hard disk var birine xp diğerinde  ubuntu var iken  ben xp nin programfiles içindeki steam dosyasını   ubuntu masa üstüne kopyalıyordum  sonra wine aracılığıyla steam kurup  sonra steamı kapatıp wine içindeki program filesteki  steam dosyasını silip yerine xp den kopyaladığım  steam dosyasını kurup counter strakeye giriyordum ama dün resmen saç baş yoldurdu pardustaki wine içindeki steam dosyasını sildim ama xp den kopyaladığım steam dosyasını winedeki  program files  dosyası içine  kaydedemedim adamlar kes kopyala seçeneklerini koymuş ama yapıştır seçeneğini koymamış sürükle bırakta olmuyor  enson 2007 de tanıştım pardusla ogünden bu güne pek bişey değişmemiş  üstüne ekileyeceklerine sanki üstünden almışlar pardus wiki de  uygulamalar bölmündeki uygulamaların isimlerini  alıp pisi depoda aratıyorum  böylebir uygulama yoktur diyor örneğin Audacious 2.1  özgürlükiçin  pardus  wiki veya wiki pardus sitelerinde uygulama bölmünde vardır diyor ama aratıyorum böylebir paket yoktur diyor zira amarokta   şu an adı aklıma gelmeyen bir cok program pardusun resmi sitesinde var olarak gözüküyor  ama pardusun paket deposunda yok ben kötülemek amaçlı yazmıyorum ama birileri bu eksiklikleri görmüyormu onu merak ediyorum

Merhaba

Bu yaz ağustosta pardus'da staj yaptım söylediklerinle alakalı birkaç * bir şey söyleyeyim.

1. sorunun yapıştırma olmaması şöyledir muhtelemen. Root yetkisi ile kopyalama yapacağın bi yere sağ tıklayarak kopyalama yapamazsın ya konsoldan root olup kopylama yaparsın yada konqueror kullanıyorsan (kdesu konqueror) gibi root ile açarsın programı o zaman işlemini gerçekleştirebilirsin.

2. sorunun kaynağıda şöyle olabilir. Söylenen paketler her sürümde yenilenerek yeni sürüme ekleniyor. Örneğin 2009'da olan bir paket eğer 2011'de yoksa muhtelemen paketi kullanmaktan vazgeçmişlerdir yada bi açık falan vardır henüz paketlememişlerdir.

Ayrıca şöyle bir parantez açmak istiyorum. Normalde binlerce paketi hazırlamak için Ubuntu gibi bir dağıtımda 1000'lerce kişi içeride çalışırken Pardus'da aynı işi 20 kişi yapmaya çalışıyor dolayısıyla paket sıkıntısı olması çok normal. Neden eleman alınmıyor diyecekseniz malum bağlı olduğu kurumun bürokratik engelleri veya bütçe sıkıntısından.

Yani az kaynakla yine de çok iyi iş çıkarıyolar. Ben bunları bizzat gördükten sonra ubuntu'dan çok pardus'a katkı vermeye başladım. Ama yine de buradaki tayfa ile de bağlarımızı koparmak gibi bir niyetimiz yok.

İyi çalışmalar.
1f u c4n r34d th1s u r34lly n33d t0 g37 l41d

ferat_tes

Alıntı yapılan: egcodes - 26 Ağustos 2011 - 20:59:19
...
bürokratik engelleri ve...


İşte bu aşılamadığı sürece hiçbir konuda ilerleme kaydedemeyeceğiz.

İstenirse tübitaka çok daha fazla destek olunabilir. İstenmiyorki şöyle haberlere rastlıyorum: http://www.ozgurlukicin.com/haber/kapimizi-calan-olmadi/

experotux

Projenin web sitesinde Pardus ismine rastlayamadım
Sakın bizi kekliyor olmasın bunlar
Neme lazım siyasette babana bile güvenmeyeceksin

İnsanlar ikiye ayrılır
Özgür olanlar ve özgür olmayanlar
Çok şükür Özgür olanlardanım :)

aysel_aksu

#28

Ben Fatih projesinin içinde olan bir bölümde okuyan bir öğrenci olarak size birkaç şey konusunda bilgi vereyim isterseniz:

Ulaşım bakanlığı desteği ile deniliyor ya aslında onun altındaki olay şu: devletin elinde fazladan para var. (Zamanında alınan vergilerden pasolardan falan filan) ve bunu birşeye harcamak zorunda . Yani bir para harcama projesi ile karşı karşıyayız.

Ve okullardaki bilgisayar labları kapatılmayı düşünülüyor bu proje ile. Direkt olarak söylenmese de tüm öğretmenler akıllı tahta kullanmayı bilecekler ve teknoloji lablarına ihtiyaç duyulmayacak. Böylece lablar kapatılacak ...

Geçen sene formatör öğretmenlik diye bir olay çıktı bilmem duydunuz mu ? Bilgisayar derslerinin meb müfredatında azaltılması nedeniyle bilgisayar öğretmenleri standart doldurmaları gereken zamanı dolduramıyorlar. Ve kalan eksik zamannlarını formatörlük adı altında okulun bilgisayar işlerini yaparak geçiriyorlar. Bu olay büük şehirlerde çok sıkıntı yaratmıyor ama küük illerde( örneğin ordu, tokat) öğretmenin kullanılmasına yol açlıyor. Bir Yibo da çalışan öğretmenle konuşuyorduk. Pazar gnü sabahın bi saatinde ilçeden geliyorlar sunum yapılacak gelin diye muhtarlığa götürmüşler. vs.. vs.. 

Formatör öğretmenliği yaygınlaştıracaklar. 2 okula bir öğretmen atanacak; ki bazı illerde başlandı bile. Böylece Bilgisayar öğretmenlerinin atamaları azalıyor. 110 küsür  öğretmen atandı son yerleştirmede. Ki günümüz üniversitelerinde sadece bir üniversitede en az 3 4 bölüm var bilgisayar öğretmeni yetiştiren.

Pardus ' a da gelince. Gerek proje sırasında olsun gerekse seminerlerde hiç duymadım ben Pardus'un ismini. Bizim bölümümüz ile direk ilgili olduğu için bu proje takip içindeyiz. Bir de bizim bölüm direk bilgisayar öğretmenliği değil. Bilgisayar Öğretim Teknolojileri ve Eğitimi bölümü. Eğitim mateyali tasarımı üzerinde çok duran bi bölüm. Akıllı tahta, tablet vs direk bölm içeriğinde bulunuyor. Ama yok yani . Bu projenin temelinde de yok Pardus. :S Ben de çok isterim keşke paramızı pulumuzu yabancı ülkelere vermesek ama :(

Ama şu da çok önemli bir nokta ki: bu proje devam edemez. Demişti dersiniz bir gün :D

1) okullardaki öğretmenlerin çoğu 40 yaşının üstünde. Ki hangisi biliyor akıllı tahtayı? kim öğretecek bu kadar öğretmene akıllı tahta kullanımını ?
2) sermaye tüm ülkeye yetmeyecek. yarıda kalan bir proje olacak.





Mesaj tekrarı yüzünden mesajınız birleştirildi. Bu mesajın gönderim tarihi : 12 Kasım 2011 - 01:23:50



Bilgisayar Öğretmenleri'nin durumunu düşündükçe kendime başka kapılar açma çabasına girdim ben de artık. Öğretmenlik çok sıkıntı şu durumda bizim branşımızda. Ya akademisyen olacaksın, ya da özele yöneleceksin.

eribol

Maalesef yaş 30'a dayanınca geriye dönüp değiştirmekte imkansız oluyor. Sırf bilgisayarı merak ettiğim için aynı bölümü seçmiştim ama ne üniversitede adam akıllı bir eğitimi var ne de Meb'de adam akıllı bir alanı var. Çok sorunlu, tek kelimeyle: REZALET

Projeye gelince Allah'a emanet şu anda. Sitesinde yağlama yıkama cümlelerinden başka hiç bir şey bulamazsınız. İş olsun diye mantıklı bir mesaj atıp cevap isteyin mesela, avucunuzu yalarsınız :) Özgür yazılım, açık kaynak hak getire. Sadece birileri saçma sapan muhabbetler çerçevesinde ortalıkta konuşup duracak ve bir bakmışız proje yok :) Tabii para da o arada artık .... Neyse bu vergi konusunda konu açılmasın şimdi :)

Formatörlük zaten apayrı bir komedi. Herhangi bir yönetmeliğe bağlı değil ancak Vali oluruyla görevlendirme yapılabilir. Tebliğler Dergisindeki usüllere göre yapılan görevlendirmelerde net değil. Okullardaki bilgisayarlara linux kurmak istesem binbir türlü eziyet. Laba kuruyorsun  ama bu defa da labda bazı işler için IE istendi mi sorun. İlk defa ilköğretimde görev aldım gidip eğitim programlarına baktım o kadar güzel açık kaynak uygulamalar var ki ama bu konuda fiziki yapıdan tut Bilişim konusundaki yetersizliklere kadar her bir şey engel olarak çıkıyor. Zaten iş uygulamaya gelince öğretmenin istekleri havada kalırken tepeden gelen isteklerin haddi hesabı olmuyor :) Site tasarla, oyun yap, grafik çiz vs vs. Bunları yapsam o laflara tahammül eder miyim hiç :) İstekte bulunanlar keşke word işlerini kendi başlarına halledebilseler en azından açıklamalarımı anlarlardı. Bu konu çok çetrefilli yani açıkçası Bilgisayar öğretmenlerinin(özellikle atama bekleyenlerin) durumu hiç iyi değil. Meb ayrı bir sorun Meb içinde Bilgisayar öğretmenliği apayrı bir sorun.

aysel_aksu



evet aynen bunları söylemeye çalıştım.

Onun için bu bölüme başlayan arkadaşlara ben özellikle kendilerini geliştirmeleri yönünde tavsiyelerde bulunuyorum. Eğer ki ben dergidir, topluluktur, dershanedir vs.. gibi şeylerle uğraşmasam bölümden öğreneceğim hiçbirşey yok. Adı ODTÜ BÖTE, adından başka da bişey yok. Gereksiz yere bir dersleri zorlaştırma, öğrenciyi uğraştırma çöabası içindeler. Sadece ODTÜ BÖTE değil tüm BÖTE'ler bu durumda.

Sadece Hayırlısı deyip de atama beklememek için çalışıp kendini geliştirmek gerek...


decent

Son üç ileti için soruyorum;
Peki hep böyle mi kalacak, düzelme imkanı yok mu, bir nesil gidip yeni neslin gelmesini mi bekleyeceğiz ?

eribol

Konuya yabancı olanlar için güzel bir örnek vereyim. Bizler kaç yıldır şu e-okul zımbırtısı yüzünden Meb'e bir dünya mesaj atıyoruz? En az 8 yıldır habire dile getiriyoruz. Peki sonuç? Karşılık? Cevap? İşte bu kadar umutluyuz bu sorunların düzelmesi konusunda.

aysel_aksu


Aslında düzeltilmesi zor bir durum değil. Yalnızca yapılan hatalar geri çekilse sorun giderilebilir.

Bir bilgisayar öğretmeninin gözünden bakarsak olaya bu olay boyle devam eder. Ama bir eğitim teknoloğunun gözünden bakarsak; iş bize düşüyor. Bir gün gelip de biz bilgisayar öğretmeni yetiştiren şu bölümü kapatacağız dediklerinde; biz diyebilmeliyiz ki "kapatamazsınız. Biz çalışıyorz. Boş durmuyoruz. Biz bu güne kadar şunları şunları yaptık. Bizim mezunumuz şurda şurda çalışıyor." Biz okulda bir grup arkadaş bunun bilincine vardık geçen sene. Yaz tatilinde BÖTE ye ait bir dergi çıkartma kararı aldık mesela. Henüz çok yeni ama en azından ben mezun olana kadar devam edecek bu olay ki alt sınıflara da öğrettikten sonra, bu bilinci verdikten sonra sürüp gidecektir.

Diğer bölümlerdeki arkadaşların da boş durmamaları gerek. Bizim bir dergi yayımlıyor olmamız kurtarmaz bizi evet ama bir başlangıç olur. Mezunlar ile ya da hocalar ile öğrencilerin arasını yumuşatır. Kişileri birbiri ile iletiişime geçme mecburiyetine sürükler ve dayanışma olur.

Ki dergi başlangıç bizim bölüm için. Zamanında Bahçeşehir ve Yıldız Teknik çabalamış dergi olayına. Ama iki ünv de iki ay çıkartmış ve kalmış öylece. Bunlar da dışardan bakıldığında BÖTE yi karalayan olaylar. Onun için sağlam projelere kararlı girmek gerek. Böylece bölümümüzü ayakta tutarız.

Devlete atanamasak da sağlam şirketlerde çalışır, sağlam projeler üstleniriz.

Ben mesela Eğitim Fakültesi'nde Yüksek Lisans yapmak istiyorum. Sonra Eğitim Psikolojisi alanında geliştirmek istiyorum kendimi. Biraz alanımın dışına çıkmış olacağım ama bu iş beni daha çok mutlu edecek. Ama ne olur? Asıl işim Eğitim Psikolojisi üzerine iken; dergilerde yazmaya devam ederim. Proje tabanlı çalışırım vs...

Ben zaten boş duramıyorum. Liseden kaldı bu alışkanlık bende. Boş zaman geçiremiyorum. Sürekli uğraşacal birşeyler arıyorum.

decent

@eribol,
E-postalara cevap verilmesi-veril(e)memesi apayrı bir konu.
Bilgisayar kullananların oranı 8 yıl önceki ile şu anda aynı mı mesela ?
Gelen yeni neslin durumu nedir ?

gufabe

Alıntı YapBugün aldığımız ve iki ayrı bakanlığın yanı sıra Başbakanlık'tan da doğrulattırdığımız haber, son derece sevindirici: Fatih Projesi'nin ihale şartnamesinden Microsoft Windows çıkartılarak, Pardus'un adı konmuş durumda!

Yukarıdaki alıntı ilk iletide geçiyor. Bunun dışında projeyle TÜBİTAK/Pardus ilişkisini doğrulayan bir veri sunulmuşmuydu bilmiyorum. Projeyi yürüten ekip içinde de ilgili adlar geçmediği düşünülürse, projenin Linux ile bağlantısı bir şayia mı?

http://fatihprojesi.meb.gov.tr/site/projeekibi.php

eribol

@decent; tam olarak sorduğun soruyu anlayamıyorum. Öğrencilerin durumunu mu soruyorsun? Bilgisyar kullanım oranı/bilgisi okuldan ziyade çevre ile birlikte artıyor zaten. Bunun için okullara bakmaya gerek yok, kendimizi ele alsakta farkı farkedebiliriz. Ben sorunların çözülmesi konusunda şikayetleri sıraladım. Ayrıca e-postalara cevap vermeleri apayrı bir konu değil. Normal şartlar altında cevap vermeleri zorunlu. Var mı sitelerinde Bilgi Edinme sayfası? Yok, ama olması gerekiyor. Ve sorulara da 15 iş günü içerisinde cevap vermeleri gerekiyor. Bunu da geçtim ne demek bir vatandaşın sorusuna cevap vermemek? Verilmiyorsa sorun vardır. Bu kadar basit değil yani. Bana ciddiyetle cevap gelmedi mi ciddiyet bekleyemez. İşi bilgisayar kullanım oranına indirgemek basitliktir.

@aysel_aksu; ilsis ve e-okulu firefox uyumlu yapmakta zor değil ama görüldüğü üzere yapılmıyor. Şu ana kadar herhangi bir mantıklı gerekçe gösterilmişse lütfen belirtilsin. Merak ediyorum zira.

aysel_aksu

#37


bu uyarlamamanın temeli direkt olarak anlaşmalara bakıyor bence. Siz de bilirsiniz. Lisede olsun ilköğretimde olsun hep windows çu eğitiliyoruz.

Ben meslek lisesi mezunuyum ben dahi ünv ye başlamadan inanın linux hiç görmemiştim. Yapılmıyor. Yapmıyorlar. Mesela bizim bil hocamız çok azimliydi. Bize müfredat dışı çok şey öğretti. Ama o da bu eğitmle geldiği için öğrettiği hiçbir program özgür değildi.

Mesela biz bir okul dönemi boyunca Flash öğrendik. Bir dönem boyunca Adobe'un tasarım ürünlerini gördk.

Ünv desek yine aynı. 2. sınıftaym . 3. sınıfta işletim sistemleri dersimiz varmış. Onda da çok fazla ayrıntıya girmiyorlarmış.

Olay politik anlayacğımız. anlaşma misali.

Expression Web duydunuz mu bilmiorum . Dreavewer a benziyor. Ama Microsoft ürünü. biz iki dönemdir onu kullanıyoruz. Css öğreniyoruz. Neden Php içine gömmüyoruz da Expression la yapıyoruz gibi sorunlar çok. 

Düzelmiyor, yapılamıyor değil de yapmıyorlar. Para tatlı geliyor insanlara.


Mesaj tekrarı yüzünden mesajınız birleştirildi. Bu mesajın gönderim tarihi : 12 Kasım 2011 - 02:40:26



Neyse ben şimdi yatmalıyım. Yarın Fizik sınavım var. :( Ne kadar sıkıntı olsa da hayat devam ediyor.

Elimizden geleni yapalım yine de bölümümüzü ayakta tutmak için.

Projenin Çalıştayı yapıldı geçen yaz Ankara- Gölbaşı'nda. Temsilci bir grup arkadaş gitti çalıştaya. Ben bu konuyu tez elden öğrenip yarın size dönüş yaparım. Pardu/Linux var mı proje kapsamında?

Umarım vardır:S

eribol

#38
Ben bir miktar şanslıyım :) Üniversite tamamen RedHat tabanlı bir İnternet Merkezini barındırıyordu. Orada tanıştım zaten hem bilgisayarla hem de linuxla.

Meslek lisesinde son sene bana karışmayın dedim flash yerine Blender, programla dersinde Vala işledim. Türkçe belge sıkıntısı olmasaydı çok daha iyi olabilirdi. Web programlamada php dersini işledim. Seçmeli derste de açık kaynak seçtim. Yani alan çok dar ders konusunda. Bu konuda bürokrası ve ayrıca hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin tepkileri engel çıkarıyor. Neyseee say say bitmez. Ben şahsen tadını çıkarıyorum :) Yeni okulda da bilgisayarlara Ubuntu kurmak için Ram aldırabilirsem tamam olacak diye umuyorum.

Ek: Ben henüz projenin gerçek anlamda çerçevesini bile anlayamadım/göremedim. Tabletler için zaten özelleştirme olacağından açık kaynak olması sıkıntı olmaz ama diğer eğitim araçları için ne gibi çalışmalar var ve bu çalışmalar ışığında ne gibi donanım ve yazılımlar gerekli bilemiyorum. Beklemedeyim ben de ama pek umutlu değilim. Umut ediyorum ki kısıtlamasınlar. Kısıtlamazlarsa öyle ya da böyle bazı bilgisayarlara her şekilde kurarım. Sorumluluk bendeyse sorun yok :)
Not: Belirtmem gerekir ki Win Xp tüm linux dağıtımlarından daha hızlı çalışıyor. Xorg kaynaklı şu tepkime süreleri cidden düşük kapasiteli bilgisayarlarda inanılmaz uzun sürüyor.

decent

Alıntı yapılan: eribol - 12 Kasım 2011 - 02:25:50
.... İşi bilgisayar kullanım oranına indirgemek basitliktir.



Anlaşılamayacak bir şey var mı sorularımda ?

Hep şikayet edilmiyor mu, bilen yok / yaş ortalaması bilmem kaç diye ???

Yeni gelen nesilde kullanım oranı ne kadar yüksek olursa, yukarıdaki şikayetin azalması ile (doğrudan ve dolaylı olarak) ilgisi olmayacak mı ?

İşe temelden, tabandan başlamamak basitliktir.

Sorunların çözülmesi konusunda sadece şikayetçi olmak, çözüme dair bir şey ortaya koymamak...
Sorunların çözülmüş  olduğu bir ortamın, bizim çabalarımız olmadan "gökten zembille inmesini" beklemek basitliktir.

Her konuda olduğu gibi nereden nereye geldiğimize bakarken, 10 yıl, 20 yıl...60 yıl öncesini hesaba katmamak..
Gece oldu-sabah oldu gibi bir anda değişim beklemek basitliktir.


Bir taraftan elde bulunan kadrolara eğitim verilirken, diğer taraftan asıl ağırlık gelen yeni nesle verilmeli değil midir ?

___________
2-3 yıl önce klavyede tuş arayanlar, bugün mecburen bile olsa kullanıyorlar.

...

eribol

Alıntı YapHep şikayet edilmiyor mu, bilen yok / yaş ortalaması bilmem kaç diye
Mesajlarımı iyi okumanı tavsiye ediyorum; Ben rehber öğretmenine kalkıp onun işinde ona akıl vermeye kalkarsam saçmalık olur. Sorun bilgisayarı bilmemek değil bilmediği halde bilenlere kulak vermemekte.
Alıntı YapYeni gelen nesilde kullanım oranı ne kadar yüksek olursa, yukarıdaki şikayetin azalması ile (doğrudan ve dolaylı olarak) ilgisi olmayacak mı ?

İşe temelden, tabandan başlamamak basitliktir.
Burada iki yanlışlık var. Birincisi bilmeyenler bilmedikleri halde işe el attıklarından yanlış yönlendirme yapılıyor. İkincisi şikayetlerin azalması için bir nesil mi bekleyeceğiz? Bu mu yani? Halihazırda bilenler var, onlara gerekli imkanları/olanakları sağlayıp bir nesil beklememek varken çözümü o kadar uzaklara mı öteleyeceğiz?
Alıntı YapSorunların çözülmesi konusunda sadece şikayetçi olmak, çözüme dair bir şey ortaya koymamak...
Sorunların çözülmüş  olduğu bir ortamın, bizim çabalarımız olmadan "gökten zembille inmesini" beklemek basitliktir.
Önyargılarla cevap vermesen daha iyi olacak. Kimin ne yaptığı ne ettiğini bildiğinizi sanmıyorum. Ben de kalkıp şunu şunu yaptım da demiyorum, demem, dememin de bir anlamı yok. Ve ayrıca dile getirmekte bir işlevdir. "Haksızlığa karşı susan dilsiz şeydandır" meşhur lafını hatırlatırım.
Alıntı YapHer konuda olduğu gibi nereden nereye geldiğimize bakarken, 10 yıl, 20 yıl...60 yıl öncesini hesaba katmamak..
Gece oldu-sabah oldu gibi bir anda değişim beklemek basitliktir.
İşi bir nesil sonrasına bırakan sizsiniz. Size sormak lazım neden bakmıyorsunuz geçmişe? Geçmişi geçtim bugüne neden bakmıyorsunuz?
Alıntı YapBir taraftan elde bulunan kadrolara eğitim verilirken, diğer taraftan asıl ağırlık gelen yeni nesle verilmeli değil midir ?
Sanırım bunca serzenişimiz boşuna olmuş. Zira sorunda bu diye yırtındığımızı sanmıştım ben. Anlaşılmamış ya da biz anlatamamışız.
Alıntı Yap2-3 yıl önce klavyede tuş arayanlar, bugün mecburen bile olsa kullanıyorlar.
Birileri facebook, twitter araçlarıyla devrim yaparken biz word kullanılmasından gurur duyabiliyorsak...

aurora

Hep görüyorum (bir çok forumda), birileri birilerinin yorumlarına yorumlar yapıyor. Sonra cevaplar veriliyor, sonra yine cevaplar veriliyor. Sonuçta ne düşünceler değişiyor, ne de sahip olunan durum gelişiyor. Bugüne kadar yazmayayım yazmayayım dedim ama nedense bu sefer dayanamadım. Bu durumu çok gereksiz buluyorum. Umarım bu tarz sonuçsuz tartışmalar yerine kullanıcıların işine yarayan ve amaçlara hizmet eden tartışmalar görürüz forumda.

Son bir şey daha, bence eğitim aileden başlıyor. Düşünen ve sorgulayan birey yetiştirildiği takdirde sonrası da çorap söküğü gibi geliyor. Bizim el atmamız gereken esas konu aile içi gelişim. Bu da doğrudan doğruya ekonomi ve toplumsal yapı ile ilgili, toplumsal yapımız yeniyi dışlıyor ve gelişime oldukça kapalı, günümüzü fikirler ve yenilikleri tartışmak yerine insanların dedikodularını yapmakla geçiriyoruz. Bu yüzden yeniliklere hep hayretle bakıyoruz, haberlerde ise yerli küçücük bir icat ya da taklit gördüğümüzde ise hayretle tebrik ediyoruz.

Konuya buradan giriş yaptım fakat bu durum anlatmakla bitmez. Bu yüzden şuraya bir bağlama yapayım. Fatih projesini çok saçma buluyorum. Bir çok okulun hali içler acısı, eğitimciler 20 yıl önceki eğitimcilerin tırnağı olamaz. Öğrenciler keza daha beter. Fiziki ve manevi alanda ''devrim'' yapmaktansa günlük projelerle işler geçiştiriliyor. Daha 2 gün içerisinde okuduğum bir haberde Kocaeli'de dağıtılan tabletlerin bazı öğrenciler tarafından satıldığı yazıyordu. Eğitimsiz insana araba verirsen ya duvara toslar ya da arabadan inip yürür.

Bizim motorunda(toplumsal yapı) sorun olan bir arabamız var(ülke), emek harcayıp tamir etmek yerine emek harcayıp iterek götürmeye çalışıyoruz.

decent

Alıntı yapılan: eribol - 12 Kasım 2011 - 03:12:54
Alıntı YapHep şikayet edilmiyor mu, bilen yok / yaş ortalaması bilmem kaç diye
Mesajlarımı iyi okumanı tavsiye ediyorum; Ben rehber öğretmenine kalkıp onun işinde ona akıl vermeye kalkarsam saçmalık olur. Sorun bilgisayarı bilmemek değil bilmediği halde bilenlere kulak vermemekte.
Alıntı YapYeni gelen nesilde kullanım oranı ne kadar yüksek olursa, yukarıdaki şikayetin azalması ile (doğrudan ve dolaylı olarak) ilgisi olmayacak mı ?

İşe temelden, tabandan başlamamak basitliktir.
Burada iki yanlışlık var. Birincisi bilmeyenler bilmedikleri halde işe el attıklarından yanlış yönlendirme yapılıyor. İkincisi şikayetlerin azalması için bir nesil mi bekleyeceğiz? Bu mu yani? Halihazırda bilenler var, onlara gerekli imkanları/olanakları sağlayıp bir nesil beklememek varken çözümü o kadar uzaklara mı öteleyeceğiz?
Alıntı YapSorunların çözülmesi konusunda sadece şikayetçi olmak, çözüme dair bir şey ortaya koymamak...
Sorunların çözülmüş  olduğu bir ortamın, bizim çabalarımız olmadan "gökten zembille inmesini" beklemek basitliktir.
Önyargılarla cevap vermesen daha iyi olacak. Kimin ne yaptığı ne ettiğini bildiğinizi sanmıyorum. Ben de kalkıp şunu şunu yaptım da demiyorum, demem, dememin de bir anlamı yok. Ve ayrıca dile getirmekte bir işlevdir. "Haksızlığa karşı susan dilsiz şeydandır" meşhur lafını hatırlatırım.
Alıntı YapHer konuda olduğu gibi nereden nereye geldiğimize bakarken, 10 yıl, 20 yıl...60 yıl öncesini hesaba katmamak..
Gece oldu-sabah oldu gibi bir anda değişim beklemek basitliktir.
İşi bir nesil sonrasına bırakan sizsiniz. Size sormak lazım neden bakmıyorsunuz geçmişe? Geçmişi geçtim bugüne neden bakmıyorsunuz?
Alıntı YapBir taraftan elde bulunan kadrolara eğitim verilirken, diğer taraftan asıl ağırlık gelen yeni nesle verilmeli değil midir ?
Sanırım bunca serzenişimiz boşuna olmuş. Zira sorunda bu diye yırtındığımızı sanmıştım ben. Anlaşılmamış ya da biz anlatamamışız.
Alıntı Yap2-3 yıl önce klavyede tuş arayanlar, bugün mecburen bile olsa kullanıyorlar.
Birileri facebook, twitter araçlarıyla devrim yaparken biz word kullanılmasından gurur duyabiliyorsak...

Bilen bilmeyen konusuna sürükleyip konuyu saptırmayın lütfen.

Tablet gelmiş, akıllı tahta gelmiş, kaynağı şuymuş, şunun için yapıyorlar vs. vs.
Kesinlikle siyasi ağızla veya düşünce ile konuşmuyorum.
Şu anda yapılanı kim yapsa aynı şekilde desteklerim; isim, cisim, ideoloji önemsizdir.

Kimi insanlar vardır ki onlara dünyanın uydusunu paketleyip getirseniz memnun olmazlar, şikayete devam ederler.
Onlar için memnun olacakları bir dönem yoktur, ütopya peşindedirler, şikayete odaklıdırlar.
İşte o neslin gitmesini istiyorum var mı ötesi ?!?

Geçmişe baktığım için değişimin bir anda olamayacağını görüyorum.

Sözü uzatmayacağım, işin uzmanlarından çok konuşarak terbiyesizlik yapmak istemem.

eribol

Alıntı YapHep görüyorum (bir çok forumda), birileri birilerinin yorumlarına yorumlar yapıyor. Sonra cevaplar veriliyor, sonra yine cevaplar veriliyor. Sonuçta ne düşünceler değişiyor, ne de sahip olunan durum gelişiyor. Bugüne kadar yazmayayım yazmayayım dedim ama nedense bu sefer dayanamadım. Bu durumu çok gereksiz buluyorum. Umarım bu tarz sonuçsuz tartışmalar yerine kullanıcıların işine yarayan ve amaçlara hizmet eden tartışmalar görürüz forumda.
Bunu yazan birinin en son yapacağı yorum herhalde aşağıdaki gibi bir yorum olur;
Alıntı YapKonuya buradan giriş yaptım fakat bu durum anlatmakla bitmez. Bu yüzden şuraya bir bağlama yapayım. Fatih projesini çok saçma buluyorum. Bir çok okulun hali içler acısı, eğitimciler 20 yıl önceki eğitimcilerin tırnağı olamaz. Öğrenciler keza daha beter. Fiziki ve manevi alanda ''devrim'' yapmaktansa günlük projelerle işler geçiştiriliyor. Daha 2 gün içerisinde okuduğum bir haberde Kocaeli'de dağıtılan tabletlerin bazı öğrenciler tarafından satıldığı yazıyordu. Eğitimsiz insana araba verirsen ya duvara toslar ya da arabadan inip yürür.
Yeniliğe açık olunmamasını eleştiripte tartışmaktan bu kadar tiksinmekte bana garip görünüyor açıkçası. Yenilikleri beyin ışınlarıyla mı karşılayacağız. Göz teması?

@decent;
Alıntı YapBilen bilmeyen konusuna sürükleyip konuyu saptırmayın lütfen.
Nasıl sapıyor merak ettim. Konu Fatih projesi ve bilişim alanında ve ben de bu projeyi işin ehillerine verilmediğini düşünüyorum. Düşüncelerimde haklıysam dile getirmem konuyu saptırmak mı oluyor? Konuyu kaçırmışım herhalde.
Alıntı YapKimi insanlar vardır ki onlara dünyanın uydusunu paketleyip getirseniz memnun olmazlar, şikayete devam ederler.
Onlar için memnun olacakları bir dönem yoktur, ütopya peşindedirler, şikayete odaklıdırlar.
İşte o neslin gitmesini istiyorum var mı ötesi
Ben de herşeyi sakinlikle karşılayan, neredeyse tepeden gelen herşeye şükreden neslin gitmesini istiyorum.

aurora


Alıntı YapBunu yazan birinin en son yapacağı yorum herhalde aşağıdaki gibi bir yorum olur;

Hoşlanmadığım bir şeyi yapma zorunluluğunda kalıyorum şu anda. Hangi mantıkla böyle bir alaka kurduğunuzu söylerseniz cümlenizin amacını anlayabilirim sanırım. Üstteki alıntı üyelerin birbirlerinin yorumlarına sonuçsuz bir şekilde muhalefet edip kendi arasında tartışmasıyla ilgili, alttaki alıntınız ise tartışmakta olduğunuz konunun ana teması ile ilgili (Dikkat!, tartışmanız değil tartışmakta olduğunuz konunun ana teması) İki alıntının birbiriyle ilgisi yok ki! ?

Alıntı YapYeniliğe açık olunmamasını eleştiripte tartışmaktan bu kadar tiksinmekte bana garip görünüyor açıkçası. Yenilikleri beyin ışınlarıyla mı karşılayacağız. Göz teması?

Tartışmaktan tiksindiğim değil, hoşlanmadığım  olacak ve tartışmanın önünü boş bırakmışsınız. Ben doldurayım, vakit kaybı olan ve sonucunda bir şey değişmeyen kişilerin sadece birbirlerine düşüncelerini empoze etmeye çalıştığı tartışmalardan hoşlanmıyorum. Kaldı ki empoze etmeye çalışmak bana göre tartışmaya değil, ağız dalaşına yol açar.

Şunları da belirtip son noktayı koyayım; yazdıklarım arasında cevap verilecek sadece ilk paragrafta yer alan mantık sorusudur, ikinci olarak ise yazdıklarım dışında cümlelerimi anlamlandırmaya çalışmayın lütfen, gereksiz bulmak ile tiksinmek farklı konulara hizmet etmektedir. Böyle anlamlandırmalar cümle sahibini ikinci defa yazmak zorunda bırakmakta sonuçta hem zaman kaybı hem de konunun boşuna uzamasına mahal vermektedir.

maydin95

#45
Alıntı yapılan: travego0403 - 23 Ağustos 2011 - 00:49:08
Alıntı yapılan: ironic - 22 Ağustos 2011 - 23:30:48
Bir eğitimci olarak bu  projeye başından beri karşıyım. Eğitim sorunu ülkede içler acısı durumda. Daha derslik sorunu bile çözülmemişken çöp bir  projeye hiç mi hiç gerek yok. İşgüzar  tarafı varsa o da birileri daha çok zengin olacak
Her ne kadar Teknoloji alanında gelişmemize bir katkısı olacağını bilsemde,
Bu konuda bende seninle aynı düşüncedeyim. Çünkü bu akıllı tahta, projeksiyon cihazı vs... gibi araçlar öğrenciyi tembelliğe iter. Ayrıca bazı dersler kesinlikle ama kesinlikle projeksiyonla anlatılacak dersler değildir.Örneğin Matematik, Fizik...Projeksiyon sadece destek amaçlı kullanılmalıdır. Eğer ki bir denge kurulabilirse ne mutlu...

Açıkça söylemek gerekirse ben seninle aynı fikirde değilim. Ben matematik derslerini akıllı tahtada görüyorum. Ve çok yararlı oluyor neden mi? Hoca yayınevlerinin soru kitaplarını, konu anlatımlarını PDF vs. biçimlerde bulmuş. Sonra bir soru gösteriyor ve üzerinde özel kalemi ile yapıyor. Yok kitaba bakacaksın soruyu oraya yazmak için uğraşacaksın yok. En az 2 kat daha fazla soru çözüyorsun böylece. Ayrıca konu anlatımları da herşeyiyle resmiyle vs. ile tahtada gözüktüğü için dersi anlaman daha kolay oluyor.

Açıkça söylemek gerekirse eğer MEB kitabları PDF olarak değil de sadece Linuxta çalışan bir interaktif programla verirse o zaman sıkıysa Windows kursunlar :D

Ha ayrıca para boşuna mı gidiyor derseniz o zaman bir tabletin bir kaç yıl içinde verilen kitapların maliyetini karşılayacağını düşünüyorum. Yıllık bi küme kitaba 50 tl msaraf yapıyorsa 150 tl o tablet parasıdır bence. Kendin üretirsen çok ucuza gelir eminim ki
Din; ilimle birleşirse nefaset, cehaletle birleşirse rezalet, siyasetle birleşirse de felaket olur.

aysel_aksu



Çok haklısınız maydin95. Bence de hız önemli matematik gibi derslerde fakat ben işin eğitimde eşitlik ilkesi tarafından baktığımda; çok çelişkiler var ortada.

Benim okuduğum bölüm teknolojiyi kullanmaya çok elverişli; diğer bölümlerin de bundan yararlanmasını ben de isterim. Ama bence böyle bir projeden önce il ve ilçelerdeki okulların eğitim eşitliklerini sağlamalılar.

Demeyin ki bir ilçe okulunda mı okudunuz, ya da yatılı mı okudunuz? Hayır. Ankara'da okudum bu zamana kadar ve ailemden ayrı hiç eğitim görmedim. Ama yatılı ilköğretim bölge okullarına projelere gittim çok kez. Ve inanın aynı şehirdeki iki ilçe arasında dağlar kadar fark var.  Önce bence bu eşitsizlikler kaldırılmalı. Çocuklar yatılı okullarda donarak yatarken; tabletli eğitimin ne faydası olur onlara. Ben bu konuda çok doluyum. Yanlış da anlaşılmak istemiyorum. Çünkü ben şehirde doğup büyüdüm diye benim bir Sivas'taki YİBO'da okuyan çocuktan farkım olmamalı.

Ki bu proje gittikçe sarpa sarıyor. Önce Türk malı bilgisayar kullanacağız denilmişti değil mi?
Bakınız:     http://www.egitimhane.com/tabletli-egitimde-dagitim-gecikecek-h1398.html 

keşke herşey bir matematik  öğretmeninin gözünden bakıldığı kadar basit olsa...

İşin bilgisayar öğretmenleri tarafındaki yönüne hiç girmiyorum; hatta bu projenin plan aşamasına dahi girmiyorum. Çünkü para harcama projesi bu proje...

Ulaştırma Bakanlığı neden yollara birşey yapmıyor bu para ile de böyle birşey yapılıyor diye düşündünüz mü hiç? İşin arkaplanı o kadar karmaşık ki. Ankara Gölbaşı'nda Fatih Projesi tanıtım günleri yapıldı. Heryerden temsilci çağırıldı. 2 gün lüks otellerde konuk edildiler; havuzudur, saunasıdır, iki de güzel söz...

İnsanlar bu olayı çok basit düşünüyor.

maydin95

Ya aslında okullar arasındaki fark biraz da müdürden kaynaklanıyor. Bizim burada (Uşakta) AÖL'ye bir müdür geldi gelen parayı çok iyi şekilde harcamasını bildi. Oradaki sınıflara projeksiyon falan kondurdu. Kendisi de anlatıyordu. Yanda da YİBO vardı. Oranın müdürüyle konuşduklarını anlatıyor bana okula bir güneş enerjisi taktırın da çocuklar haftada 1 gün yıkanmasınlar diye. Sonra bir çok şey anlattı. Ancak başka bir okula gidiyorsunuz müdür parayı boşa harcıyor ve gelmesiyle gitmesi arasında bir fark olmuyor. Okullar arasındaki farkı kapatsalar gerçekten çok iyi olacak.

Bilgisayar öğretmenleri konusuna gelirsek sanki artık branşa yeni almamaları gereken bir dal. Elektiriğin yaygunlaştığı zamanda kandil satan kişilere benziyorlar. Eğer bir şehir okulunda iseler (köy de olsa farketmiyor) derslerde çocuklar hep oyun oynuyor. Bilgisayar dersi yok, oyun dersi var. Ha bir şey öğretmek isteyene gelirsek Office'den Windows'tan başka öğretecek bir şey yok ki onları da zaten biliyor öğrenci. Bilmese bile internet diye bir şey var oradan merakı varsa bakıyor. Windowsta nasıl ctrl tuşuna basınca ekranda fare belirir vs. şeyleri öğrenmeye ne gerek var. Ha onları da herkes biliyor bu sefer HTML öğretmeye başlıyor ki onlar da bilgisayarcı olmayacak biri için çok gereksiz.
Vel hasıl-ı kelam yavaş yavaş bilgisayar öğretmenleri için iş bitiyor. İş olsa bile bilgisayar değil bir C, PHP bilmeliler. Yoksa öğrenci hocadan iyi bilirse hocaya ne gerek var...

Ayrıca bu yıl pilot eğitim yok mu? Uşak'ta bir lisede denemeye başlamışlar. Gerçi arkadaşla konuşamadım ama bi sorayım tabletlerde ne var vs.

Para harcama deniyor da o verilecek tabletler 3-4 senede verilen kitapların parasını karşılıyormuş. Geri kalan 8 seneyi de ortalama olarak 25 öğrenci ile çarparsak da akıllı tahtalara yetiyordur eminim. ;)
Din; ilimle birleşirse nefaset, cehaletle birleşirse rezalet, siyasetle birleşirse de felaket olur.

aysel_aksu

#48

Eğitim isimli bir başlık açılmış olsaydı forumda geniş bir açıklama metni yayımlayacaktım bu konuda fakat imkanımız olmadı.


Mesaj tekrarı yüzünden mesajınız birleştirildi. Bu mesajın gönderim tarihi : 13 Kasım 2011 - 21:49:23

evet çok haklısınız bilgisayar öğretmenliğinin işi bitmiş durumda. Daha doğrusu İlköğretim bilgisayar öğretmenlerinin işi bitmiş durumda.

Liselerdeki öğretmenliklerde çok iyi şeyler yapılabilir haklısınız gerçekten.

Benim bölümüm ilköğretim okullarına yönelik olanlardan. ODTÜ olsun bizim olsun dedik 3 yıl önce. Teknik Eğitim Fakültesi'ne gitmedik o kadar yüksek puan alınca.  Demedik ki ilköğretimdir. Hoş benim için bir sorun yok. Ben Eğitim Fakültesi'nde yapacağım yüksek lisansımı. Bilgisayar Öğretmenliği bana göre değil cidden. Benim işim eğitim. Öğretim Teknoloğu olarak mezun oluyoruz biz bölümden bilgisayar öğretmenliğinin yanında. Bu öğretim materyallerini hazırlayan birimin temeli bizden çıkıyor fakat dayın olmayınca EĞİTEK'de kadrolu çalışan da olamıyorsun gibi gibi şeyler var...

Allah'tan erken uyandım ben de kendimi başka yönlerde yetiştirme çabasındayım.

Ama dediğim gibi bu proje çok zarar verecek eğitim sistemimize . Yarıda kalması durumunda eşitsizlik daha çok artacak çünkü önce merkezlerden başlıyorlar proje denemelerine. Keşke güzel güzel yapılsa da sonuna gelinse bu projenin.


mahira

Merhabalar,

FATİH projesi baştan sona yanlışlarla dolu bir projedir. Bazı arkadaşların da değindiği gibi arkasında bambaşka amaçlar olduğunu ben de düşünmekteyim. Pardus işi de kandırmacadır bence. FATİH projesinin güncel tanıtım broşüründeki fotoğrafta bile Windows ekran görüntüsü açık şekilde ortadadır :P Öte yandan Pardus proje ekibinin bu konuya yaklaşımını($$$) iyi izlemenizi öneririm 8) (bkz. http://alibal.wordpress.com/2011/10/05/fatih-projesinde-pardus-havlu-mu-atti/)

Türkiye'deki okulların asıl ihtiyacı FATİH vb. projeler değildir. Hepimizin bildiği basit gerçekleri MEB veya hükümet üyeleri bilmiyor olamaz!

Okullarda toz pislik yuvası tebeşirli tahtaların yerine acilen renkli marker kalemle yazılan beyaz tahtalar konmalıdır. Öğrencilerin akciğer ve göz sağlığı açısından bu son derece önemlidir.

Ayrıca okullardaki bilgisayar laboratuvarları velilerin veya "işbilir" okul yöneticilerinin inisiyatifine bırakılmıştır. Bilgisayar dersliklerinin nitelikli ve çalışır durumda cihazlarla ve bilgi seviyesi yüksek öğretmenlerle teçhiz edilmesi gerekir.

Bunlar, FATİH projesinin toplam maliyeti yanında küsürat seviyesindeki bütçelerle yapılabilecek işler.

Bugün neredeyse her öğrencinin evinde bilgisayar var. Olmayanlar için belirli giriş seviyesi modellerde KDV'yi sıfırlarsınız, Vakıfbank ve Ziraat Bankası eliyle de sıfır faizli kredi olanağı sunarsınız (proforma fatura karşılığı), yoksul öğrencilere de fırsat eşitliği adına bu bilgisayarları hibe edersiniz olur biter. Hem de "öğrenciler tabletleri satıyor biz de şifreledik" saçmalığını yaratmamış olursunuz...

Böylece bilişim piyasasını da canlandırırsınız, yaratılan kazançlar ekonomiye geri döner...

Mustafa Akgül hocamızın bugün konuyla ilgili olarak INETD adına ilettiği duyuruyu aşağıda paylaşıyorum:

Alıntı Yap
Fatih Projesi Katılımcı bir şekilde hayata geçirilmedir

Ülkemiz gündeminde bir yıldır FATİH (Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İlerletme Hareketi) projesi vardır.  FATİH, MEB'in okullardaki bilgi teknolojisi kullanımını bir ileri düzeye  götürme projesidir. Proje 3 yıllık bir süreçte tüm okullardaki İnternet altyapısını yenilemek, tüm sınıfları etkileşimli tahta ile donatmak ve her sınıfa/öğretmene bir dizüstü bilgisayar  vermeyi hedeflemiş, bu daha sonra her öğrenciye e-kitabı (z-kitabı) destekleyen bir cihaza, bir tableti vermeye dönüşmüştür. Projeyi koordine etme görevi Tübitak'a verilmiştir.  Bu ülkemiz için çok önemli bir projedir.
Başarılı olduğu takdirde ülkemize ciddi katkıları olacaktır: bilişimi etkin kullanan kuşaklar, daha eğitimli kuşaklar, bilişim insan kaynağı zenginliği ve ülkemizde bilişim sektörün gelişmesine önemli katkıda bulunacak, ülkemizin Bilgi Toplumuna yönelmesine önemli bir ivme verecektir. Bu projeyi başarılı bir şekilde hayata geçirmek hepimizin; başta MEB ve Tübitak olarak kamu, üniversiteler,  bilişim ve eğitim sektörleri, ilgili STK'lar ve yurttaşların ortak sorumluğu ve görevidir. Bu nedenle, Fatih projesinin tüm paydaşların katılımı ile, saydam, planlı ve bilimsel bir şekilde hayata geçirilmesi gerekir.
En önemlisi de "Bilgisayar Destekli Eğitim" adı altında ülkemizde yaşadığımız önceki deneyler ve uygulamalardan edindiğimiz deneyimlerden ve başka ülkelerin deneyimlerinden yararlanmalıyız.  Süreç, plan ve programlar, ortak akımızı ortaya çıkartmak için açık ortamlarda tüm paydaşların katılımı ile tartışılmalıdır.  Biz İnternet Teknolojileri Derneği olarak 16. İnternet Konferansında (inet-tr) Fatih Projesine geniş yer vereceğiz.

Bilgi ve Bilişim teknolojilerindeki  gelişmeler, İnternetle somutlaşmış, mobil teknolojiler ile yaşamın tüm boyutlarını değiştirmeye başlamıştır. Dünya yeni bir toplum biçimi olarak Bilgi Toplumuna yönelmiştir. Ülkemizde 2006-2010'u kapsayan "Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı"nı hazırlamış,  kısmen hayata geçirmiş, yenisini hazırlama sürecindedir. Bu değişim yakınsama, mobil teknolojiler,  ve sosyal ağlarla kamu yönetimi, siyasal katılım, halkla ilişkiler gibi alanları yeniden tanımlamaya başlamıştır. 
Bunlara paralel olarak da  eğitim alanında ciddi arayışlara girilmiştir. Bilişim eğitimi ve  eğitimde bilişim sürekli bir inceleme, araştırma ve deney konusu olmuştur. Bu deneylerden birinde dünyanın farklı yerlerinde eğitim içeriğiyle yüklü  dizüstü bilgisayarlar öğrencilere verilmiş, yanında taşıması ve eve götürmesi söylenmiştir. Bunun sonucunda öğrencinin motivasyonunda olumlu bir gelişme olmuş, ve  bilgisayarın internete çıkabilmesi nedeniyle  ailenin dünyaya bakışında bir değişme gözlenmiştir.
Bunun sonucunda  "100$'lık  dizüstü bilgisayar"  projesi başlamış, daha sonra  "Her Çocuğa bir Dizüstü" projesine dönüşmüştür. Proje istenilen hızda olmasa da yürümekte, Hindistan da 35$'lık  Tablet projesine dönmüştür. Bu nedenle iyi düşünülmüş, planlanmış ve hayata geçmiş Fatih projesi ülkemiz için yararlıdır.   Ama özellikle öğretim tasarımı boyutuna en az donanım için harcanan düşünce, enerji ve kaynak harcanacaksa.

Fatih projesi maliyeti yüksek bir projedir. Bu tür projeler yüksek risk içeren projelerdir; başarısız olma ihtimali ciddidir.     Bu tür projele  aşamalı olarak, kapsamlı araştırmalar, pilot uygulamalar  sonrasında  hayata geçirilmelidir.  Donanım ve yazılımlar  sürekli gelişmektedir. Bu nedenle  farklılıklar kaçınılmaz olacaktır. Pilot aşamasında  farklı seçenekler ve platformlar planlı bir şekilde denenmelidir.  Farklı  firmaların seçenekleri,  firma ve MEB katkısıyla,  bağımsız bilimsel kurulların denetiminde yeterli uzunlukta ve kapsamda bilimsel olarak denenmeli, sonuçlar açık ortamlarda tartışılmalıdır. 
Bir büyük projenin başarısı için proje maliyetinin önemli bir  kısmı araştırma ve geliştirmeye  ayrılmalıdır. Ülkemizin  eğitimde Bilgi Teknolojileri Kullanım stratejisi ortaya konmalı ve eğitim stratejisi ve Bilgi Teknolojileri stratejisi uyumlu olmalıdır. Fatih projesinin  donanım boyutu  göreceli en kolay boyutudur. Öğretmenlerin eğitimi ve kazanılması, müfredatın yeni  teknolojilere uyarlanması, içeriğin hazırlanması, öğretim tasarımının dikkatlice yapılması, yeni  teknolojilerin istediği özgürlük ve iş birliği ortamının oluşturulması işin en kritik boyutlarıdır. 
Ülkemiz ilkokullarında yetersiz bir "Bilgisayar Eğitimi" başlamış, ama daha sonra bu seçmeli bir ders haline gelmiştir. Yine  seçmeli olarak "Medya Okuryazarlığı" dersi sunulmuştur. Fatih Projesi başında Laboratuvarların kaldırılacağı söylenmişti. Benzeri bir şekilde Bilgisayar/Bilişim öğretmenlerin atanmasında isteksiz davranılmıştır.  Bilişim eğitimi ciddiye alınmalıdır; sadece bilişim okuryazarlığı ile yetinilmemeli, işin temelleri, güvenlik, etik ve estetik boyutu öğretilmeli, içselleştirilmesi sağlanmalıdır. ABD'de  saygın meslek kuruluşu ACM, lise fen kolundan mezun bir öğrencinin 6 bilgisayar dersi  almasını önermektedir.  Bu dersler bilişim kültürünün yanında bilişim sistemleri, programlamanın temelleri, ağ ve veritabanın temellerini içermelidir.
Bilişim/Medya/Bilgi okuryazarlığı yeniden  tanımlanmalı, araçların ötesinde düşünce ve alışkanlık düzeyinde içselleştirmeyi hedeflemelidir. Öğrencinin  okuduğundan bir anlam çıkartabilmesi,  ve okuduğunun doğruluğunu tartabilmeyi öğrenmesi hayati önemdedir. Öğretmenlerin eğitilmesi, kazanılması, bu teknolojileri benimseyerek, gönül rahatlığı ile kullanması sağlanmalıdır; bu ise ciddi  bir iştir; çok hızlı yapılamaz. İnternet farklılığı, çeşitliliği ve çok kültürlülüğü  temsil etmektedir.
Müfredatın bir çerçeve ile yetinmesi, öğretmene ve öğrenciye farklı olabilme esnekliğini ve özgürlüğünü tanımalıdır. Mevcut kitapların elektronik ortama aktarılması, yani z-kitap,  arzulanan e-kitap olmayacaktır. Teknolojiyi ve eğitimi anlayan, işin felsefesini iyi bilen uzmanlar  e-kitapları yeniden  tasarlamalıdır.  Öğretmenler, internetde buldukları öğrenme nesnelerini, açık öğrenme malzemelerini rahatça kullanma ve onları geliştirme ve paylaşma özgürlüğüne ve ortamına sahip olmalıdır.  İnternet ortamında bu ilkelerle tasarlanmamış ve uygulamaya geçmemiş her düzeydeki "öğrenme" ortamının ve programının, eski paradigmayı destekleyen yani hala merkezi bir kaynaktan bilgi yüklemesi yapmaya çabalayan uygulamaları ezip geçtiğini ve onları birer birer yok ettiğini görmekteyiz.


Ayrıca uygulanacak programın sürdürülebilirliği de daha en baştan "ana uygulayıcıları" yani "öğretmenleri" işin içine çekerek sağlanabilir. Donanım gereksinimlerinin belirlenmesi, MEB müfredat kazanımlarının düzenlenmesi, yeni ders senaryolarının oluşturulması, ancak bundan sonra hiç değilse eş güdümlü yapılması gereken tablet üzerine konacak malzemenin seçimi ve tasarımı, sınıfta uygulama şartları, ödevler, sınavlar, bakım, onarım.. vb. Öğretmenlerin bütün bu adımların her birinde yer almaması baştan projemizi kendi kendimize sabote etmemiz anlamına gelir.  Bütün dünyadaki örnekleriyle araştırmalar "yukarıdan aşağıya" gelen en anlamlı ve etkileyici görünen "eğitim reformlarının" bile öğretmenleri bu biçimde işin içine dahil etmezsek onlar tarafından haklı gerekçelerle sabote edildiğini gösteriyor.
Tüm süreci yönetecek çeşitli Bilimsel Kurullar oluşturulmalı, sonuçlar açık ortamlarda tartışılmalı ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Buna özen gösterilmezse, sadece milyarlar heba olmaz, Türkiye ciddi zaman kaybeder, ve her birlikte  hayal kırıklığı yaşarız.  İlgili tüm paydaşları, Üniversiteler, Bilişim ve Eğitim STK'ları, uzmanlar, özel sektör, kamu, öğretmen, öğrenci ve velileri bu projeyi sağlıklı bir şekilde hayata geçirmek için çaba harcamaya davet ediyoruz. Hep birlikte, katılımcı, saydam ve bilimsel bir şekilde FATİH projesini hayata geçirebiliriz.