Ubuntu 14.04 vs. Linux Mint 17.1

Başlatan serguzestefe, 05 Aralık 2014 - 14:56:33

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

serguzestefe

Yeni bir sürüme geçiş:
Linux Mint 17.1 ile eski sürümlere nazaran direkt olarak bir üst sürüme geçiş yapılabilecek. (Eski sürümler bir üst sürüme yeni bir kurulum ile geçiş yapabiliyordu)
Ubuntu'da bir sürümden diğerine yeni bir kurulum yapmadan geçiş uzun süredir var.


Live Cd özelliği:
Her iki sürümde de mevcut.

Program ve özellikler:
Linux Mint kurulumda Adobe Flash, MP3, Java, Dvix, DVD vs. desteğiyle geliyor. (Kullanıcı dostu)
Ubuntu'da ise bu özellikler önce sizin onayınıza sunuluyor.

Kaynak kullanımı:
İki işletim sistemi sürümünde de kaynak kullanımı düşük.

Masaüstü ortamı:
Linux Mint'in Mate sürümü Windows'tan geçiş yapan kullanıcılar için tanıdıktır. Ayrıca 17.1'de compiz desteği de gelmiştir. Lakin compiz desteği tam kararlı değil. Ubuntu ise halen Unity'i kullanmakta. Bu ortam Windows'a alışkın kullanıcılar için can sıkıcı gelebilir. Fakat Unity, Ubuntu'yu diğer Linux sistemlerinden ayırmaktadır. Ayrıca başka Linux sistemlerinde de kullanılabilmektedir.

USB Format:
Bilindiği üzere Ubuntu'da USB'ye format atmak bir çok standart kullanıcıya karışık gelebilir. Fakat Linux Mint'te bu çok pratik ve kolaydır.

Bunlar şimdilik tespitlerim. Varsa başka görüşleri de görmek isteriz.



kodadiirem

Yanlışlarınız olduğu kanaatindeyim.

Üst sürüme geçiş var olan fakat tasvip edilmeyen bir konuydu her iki dağıtım için. Live Cd -dediğiniz dağıtımı bilgisayara yüklemeden kullanmak ise- nicedir iki dağıtım da bu özelliğe sahip.
Adobe flash, mp3, vs... Ubuntu'da da kurulumda sizden onay alarak kurulan özelliklerden, sonra kurmanıza gerek kalmıyor. USB'ye format atma kolaylığı derken neyi kastettiğinizi tam anlamadım. Benzer araçlar Ubuntu'da da bulunuyor.

Bu düşüncelerde benim de yanlışlarım olabilir, eğer varsa düzeltilmesini rica ederim.
Lütfen Türkçemizi doğru kullanalım.

serguzestefe

Alıntı yapılan: kodadiirem - 05 Aralık 2014 - 16:21:26
Yanlışlarınız olduğu kanaatindeyim.

Üst sürüme geçiş var olan fakat tasvip edilmeyen bir konuydu her iki dağıtım için. Live Cd -dediğiniz dağıtımı bilgisayara yüklemeden kullanmak ise- nicedir iki dağıtım da bu özelliğe sahip.
Adobe flash, mp3, vs... Ubuntu'da da kurulumda sizden onay alarak kurulan özelliklerden, sonra kurmanıza gerek kalmıyor. USB'ye format atma kolaylığı derken neyi kastettiğinizi tam anlamadım. Benzer araçlar Ubuntu'da da bulunuyor.

Bu düşüncelerde benim de yanlışlarım olabilir, eğer varsa düzeltilmesini rica ederim.

Tekrar araştırma yaptım. Haklısınız. Söyledikleriniz doğrultusunda yeniden düzenleme yaptım.

plazma

Kullanıcı dostu demek yerine önceden yüklü desen daha uygun olur, Ubuntu kullanıcı dostu değil mi?

delice_doluca

Son iki haftamı ciddi şekilde meşgul etmiş bir soruya ben de bir acemi kullanıcı gözüyle kendi cevaplarımı sıralayayım.. Ancak yazının sonunda "şu daha iyidir" diyeceğimi sanıyorsanız şimdiden söyleyeyim, öyle bir şey yok..

Ubuntu'yu uzun süredir kullanıyorum, 14.04 çıktığından beri bilgisayarımda sürekli yüklü. Mint Cinnamon'u kurmaya karar vereli ise -yazılı kaynaklardan haberleri ne kadar takip ediyor olsam da- oldukça yeni bir karar.
Ben genellikle -acemi- insanlara önerilerde bulunduğum için, arkamı dönüp gittiğim zaman bile kullanıcıların kullanmaya ve kullanırken zevk almaya devam edebilecekleri bir ortam sağlamaya çalışıyorum ki gerek bireysel tanıdıklarımda gerekse şirket amaçlı olarak bilgisayar kullanan tanıdıklarımda Linux'un ne kadar başarılı bir Windows alternatifi olabileceği akıllara yerleşsin. Bu yüzden de -kendimce deney yaptığım/kurcaladığım zamanlar hariç- mümkün olduğunca arayüz deneyimine odaklanıyorum ve uçbirim kullanımını asgaride tutmaya çalışıyorum. Tecrübe ve eleştrilerim de bu yüzden genellikle buna göre.

Biraz da bilgisayardan bahsedeyim; 5 yıllık dostum;
-İlk nesil i3 işlemci 2.40GHz
-Nvidia Geforce 310M giriş seviyesi ekran kartı 512MB
-3Gb DDR2 RAM 667MHz
-750Gb 7200RPM HDD
-15.6" 1366*768 çözünürlüklü ekran
-Intel 55 standard anakart.
-Samsung R780, 4200mAh olması gereken ama 3300mAh olan bir 6 hücreli pil

Gelelim yazılımlara; gerek Ubuntu olsun gerekse Cinnamon Mint, her defasında bütün HDD'i temizleyip, 6.5Gb alanı takas alanı olarak atayıp geri kalan bütün diski işletim sistemine veriyorum tek işletim sistemleri olarak kullanıyorum (son model oyunları çalıştıramadığımı düşünürsek herhangi bir Windows sürümünün bir anlamı yok zaten)

Hazır tazeyken Linux Mint 17.1 Cinnamon izlenimlerim;

Olumlular;
-Diğer masaüstü ortamlarının düşünmeyi unuttuğu herşeyi düşünmekle kalmamış, en ince detaya kadar sorunsuzluğu ve bütünlüğü ele almışlar. Arkasında kendisini bu işe adamış bir takım olduğunu hemen anlıyorsunuz, temaların simgelerle uyumu, pencerelerin masaüstüyle uyumu vs. derken bütün hissettiren şık ve eski alışkanlıklarınızı (Windows'tan bile gelseniz) çok da değiştirmeyen bir masaüstü kavramı var karşınızda.

-Kişiselleştirme konusunda ayarlar menüsü, benim gibi kurulumun hemen ardından "acaba neler var" diyerek sırayla gezecekler için ilk başta biraz yorucu olacaktır ancak diğer Linux türevlerinde hariçten uygulamalar kurarak yapabileceğiniz bir sürü efekt, animason ve ince ayarı kolayca yapabilmeniz için * her şey hazır bir şekilde sizi bekliyor.

-Sesler; ben sevmem ama beğenenleri için işletim sisteminin açılışından tutun, animasyonlarına kadar bir çok hareketi tatlı seslerle süslenmiş durumda. Her birini yine ayarlar menüsünden değiştirebilir veya devre dışı bırakabilirsiniz.

-Görseller; Ubuntu'nun herşeyini severim ama duvar kağıtları hep bayağı gelmiştir. Mint'te ise eski sürümlerinkiler de dahil olmak üzere bütün duvar kağıtlarını bulabileceğiniz ve sürümlerine göre başlıklar altında toplandığı bir duvar kağıdı seçme menüsü var. Bunun yanına pencere kenarlarından tutun, seçimlerinizdeki renk paletine kadar bir sürü seçenek ön yüklü olarak geliyor.

-Önyüklü demişken, kurulumda -alışamadığım ama kötü olmayan bir şekilde- denemek mi yoksa kurmak mı istediğimi sormuyor. Doğrudan deneme modeli yüklenmiş oluyor, kurulum yardımcısı ise masaüstünde bir simge olarak bekler halde bulunuyor. Kurulum anında da kısıtlı ilaveleri ve güncellemeleri yüklemeyi isteyip istemediğimi sormuyor, internete bağlıysanız güncellemeleri de dahil ederek sistemi en yeni ve en dolu halde teslim etmek üzere yüklemeleri yapıyor. Yeni başlayanlar için oldukça avantajlı, ancak DVD'den kuracaklar için, yükleme büyüklüğünü düşününce, biraz zaman kaybı olabilir. Bu yüzden USB bellekten kurulum tavsiye ediyorum. 5 dolar bağış ve 2Gb'lık bir USB kalem belleğin toplam masrafı hala Microsoft'tun en ucuz işletim sisteminden bile çok daha ucuza geliyor :)

-Yazılım merkezi; Ubuntu yazılım merkezinde toplu yükleme yaptığınızda zaman zaman pencerenin griye döndüğü anlar mevcut. Kısacası sizi biraz bekletiyor. Bunda böyle bir sorun yok, pencere hep etkin.

-Benim için bir olmazsa olmaz olmasa da başlatıcı listesinde bütün uygulamalarınız kendi altbaşlıklarında sınıflandırılmış durumda. Örneğin Chrome tarayıcı yüklediğiniz zaman "internet" alt başlığı altında bulabileceğiniz için klavyeyle yazmadan listeden seçim yapmanız mümkün.

-Nemo; tüm özelliklerini teker teker yazmam başlı başına bir yeni konu açma sebebi olduğu için kısaca söyleyebilirim ki Nemo'nun varlığı tek başına bir işletim sistemini seçmek için sebep olabilir. Kesinlikle sorunsuz ve diğer dosya yöneticilerinde olmayan ayrıcalıklarıyla hayatı kolaylaştırmaya yönelik, en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş bir dosya yöneticisi.

-Güncelleme menüsü ve diğer yazılımlar; burasının Ubuntu kullanan sıradan bir kullanıcının şikayetlerini dinleyerek hazırladıklarına eminim. Kesinlikle de iyi yapmışlar. Öncelikle PPA eklemek ve kaldırmak için basit bir arayüz sistemi hazırlanmış, uçbirimden kaçınanlar ya da uçbirime yabancı olanların PPA kavramından kaçmamaları için adeta bir teşvik. Aynı teşviğin kernel seçiminde de olduğunu söyleyebilirim. Yine uçbirimle arası çok iyi olmayan kullanıcılar için yeni kernelleri denemek ve yüklemek için bir görsel arayüz ortamı yaratılmış. Buradan kolayca seçimler yapılabiliyor. Güncellemeler ise 5 farklı güvenlik sınıfına ayarlanmış ve öntanımlı olarak sadece en yüksek güvenlik/kararlılık seviyesine sahip ilk 3 sınıfın yüklenmesine izin veriliyor. 4. ve 5. sınıfın yüklenmesi kararı ise kullanıcıya bırakılmış ve bilmeyenler için hem sınıfların hem de güvenlik/kararlılık konusunun önemini açıklayan ufak açıklamalar da yine aynı pencere altında düşülmüş. Böylece bu pencereyle ve hatta Linux güncelleme kavramıyla ilk kez karşılaşan birisi bile kolayca o an açtığı pencerenin ne işe yaradığını, ayarların neden öyle geldiğini çözebilir. Sahipli sürücüler listesinde de -kapalı kaynak olmasına rağmen- ilgili sürücünün yanında "tavsiye edilen" ibaresi düşülmüş. Yine bu ekranla ilk kez karşılaşan bir kullanıcı için rahatlatıcı bir yardımcı unsur.

Hiç mi olumsuz yanı yok? Olmaz mı :) Buyrun;

-Bellek kullanımı Unity'ye oranla %6-10 kadar daha az. Bu da masaüstü ortamının daha hafif olduğuna yoruluyor. Ancak daha nadir yapılan ve zar zor bulduğum testlere göre işlemci kullanımı düşük kullanım ortamında bile Ubuntu'nun (Unity) %36'larına karşılık %47 civarlarında seyrediyor ki TLP kurulmuş halde bile ancak 1:40 saat pil ömrü alabilmemin sebebi bu olsa gerek. Ubuntu ile 2:30 saati görmüşlüğüm var.

-Yine Ubuntu'dan gelen bir panel indicator (bunun Türkçe'si var mı?) alışkanlığım var. Özellikle de CPUfreq indicator, ekran parlaklığı değiştirici gibi 5-6 adet panel indicator'ını etkin olarak kullanıyorum. Linux Mint'te bunlar ya başlangıçta başlamıyorlar ya da bazıları hiç yüklenmiyor. Çeşitli telafi çalışmaları mevcut olsa da bunu eksi hanesine yazmamak olmaz. Sonuçta başlangıçta başlatıcı komutlarının kendiliğinden çalışması için bir betik yazmalı, uygulama olarak çalışmasına izin vermeli ve onu da başlangıç listesine eklemelisiniz. Pek de sorunun çözümü sayılmaz bence.

-Görsellikle ilgili o kadar güzel şey söyledim ancak o bütünlük kavramı siz hariçten *bir şeyler eklemeye başladığınızda deliniyor ne yazık ki. Ben örneğin, Mint paneli tercih ediyorum ve çubuğu üst tarafta kullanıyorum. Herşeyin siyah ile koyu gri arası ve Gnome'daki gibi küçük ok ucuyla başlı bir aşağı iner menüsü olmasına rağmen CPUfreq indicator gibi uygulamacıkların aşağı iner menüleri beyaz bir renkte ve temasız olarak görülüyor. Bu da tabi ki yukarıda bahsettiğim görsel bütünlüğü zedeliyor.

-Yine görsellikten devam edelim; sağ tuşla açılan menü de sistemin genel güzelliğinden ve görsel bütünlüğünden uzak bir şekilde düz beyaz arkaplan üzerine temasız olarak geliyor. Bu kadarla da kalmayıp bazı seçeneklerin yanında kendilerine has renklerde küçük eklemeler var, tabi ki bütünlüğü zedeleyen bir durum.

-Fareyi sol elle kullanan birisi olarak pencere yönetim tuşlarının sol tarafta olması işime gelen bir durum. Böylece hareketiminin mesafesini umursamadan fare imlecini elim yettiğince sol üste sürükleyip canım istediği anda kapat tuşuna basabiliyorum ve bir pencereyi kapatmaya karar vermem ile gerçekten kapatmam arasında saniyenin onda biri kadar bir süre yeterli oluyor. du.... Mint Cinnamon'da paneli üste aldığınız sürece yönetim tuşlarını ister sağda ister solda kullanın hareketinizin boyunu ayarlamak zorundasınız, tam gaz sol üst köşeye ilerleyip hiç bakmadan tıklayamıyorsunuz. Yoksa kendinizi uygulama başlatıcısını açmış halde buluyorsunuz. Çünkü ekranın üstündeki panel çubuğu, Ubuntu'daki gibi sistemin pencere çubuğuyla birleşip yönetim tuşlarını devralmıyor. Çok ince bir detay belki ama yılların fare kullanma alışkanlığını değiştirmek zorunda kalıyorsanız bence dikkate değer bir detay. Paneli gizlemek de çözüm olmuyor çünkü son hız üst köşelerden birine çarptığınız an panel de son hız ekranda beliriyor.

-Dosya yöneticisinin açık olduğu bazı zamanlarda uygulama başlatıcısının arama çubuğu çalışmıyor. Bu durum bir kez baş gösterince sistemi yeniden başlatmaktan başka çaresi de yok. Alakayı henüz kuramadım ve nedenini de anlayamadım.

-Ses menüsü; benim bilgisayarımın hoparlörleri çok yüksek ses vermedikleri için ses düzeyini %100'ün üzerine zorluyorum bazen. İlginç bir şekilde sesi bozmadan derdime çözüm oluyorlar. Ubuntu'da ses ayarlarından bir kez "%100'ün üzerine çıkmaya izin ver"i seçtiğinizde ses ayarlama çubuğundan veya klavye kısayollarından sonuna kadar sesi açmanız veya kısmanız mümkün. Mint Cinnamon'da ise sesi bir kez kısarsanız "%100'ün üzerine çıkma" eylemi iptal oluyor ve sesi tekrar açmak isterseniz %100 ile sınırlı kalıyorsunuz. Her dizi izlemeden önce paşa paşa ayarlara girip elle sesi sonuna kadar açıp, ince ayarları dizinin içinden yapmalısınız. Klavye kısayollarını kullanırsanız yeniden ses ayarları menüsüne gitmek zorunda kalabilirsiniz.

-Kullanım şekli; Ubuntu Unity'nin sol taraftakı çubukta hem kısayolları hem de açık uygulamaları bir araya toplama fikri oldukça yaratıcı ve -uygulamada bazı sıkıntıları olsa da- başarılı. Mint'de tek bir adet çubuğun üzerine saati, tarihi, indicator'leri, kısayolları, açık uygulamaları ve başlatıcı tuşunu koymak zorundasınız. İki adet çubuk yaratma şansınız var ama zaten hem küçük hem de geniş ekran düzenindeki ekranımın aynı anda altından ve üstünden kırpmak istemem şahsen. Tek çubuğun bu şekilde kalabalık bir düzene sahip olması klask bir anlayışın devam eden hali olsa da çok avantajlı gelmiyor. Özellikle kısayollar bölgesinde simgesi bulunan bir uygulamanın açıldığı zaman bir parça daha çubuk alanı işgal etmesi ayrıca gereksiz ki aynı şeyden iki tane açarsanız bu sefer yeni bir parça daha alıyor. Örneğin 2 adet Nemo açtıysanız ve de aynı zamanda Nemo'nun kısayolu da çubukta ekliyse bu, çubukta 3 farklı noktada Nemo işgali olacağı anlamına geliyor. Bunları gruplamak daha mantıklı olurdu bence.

-Ubuntu Yazılım Merkezi'nin aksine, temiz bir kurulumdan sonra olmazsa olmaz uygulamalarınızı bir listeden hızlıca seçip topluca yükleyemiyorsunuz. Her bir uygulamanın açıklamalar safyasına girip teker teker kur tuşuna basıp sonra bir önceki pencereye dönmelisiniz. Her ne kadar GDebi gibi bazı elzem uygulamalar yüklü gelse de yine de bir sürü uygulamayı yüklemek isteyeceksinizdir).

-Yine yazılım merkezinde, yine Ubuntu Yazılım Merkezi'nin aksine, bir uygulamanın sayfasına girdiğiniz zaman hariçten yükleyebileceğiniz eklentileri gösteren seçenekler de mevcut değil. Bir uygulama yükleyecekseniz sadece o uygulamayı yükleyebiliyorsunuz, eklentileri için isimlerini biliyor olmanız ve fazladan arama yapmanız gerekli.

-Son olarak, benim gibi bilgisayarınızı sürekli farklı boyutta ve çözünürlükteki ekranlara takıyorsanız masaüstü öğelerinin ve yazılarının boyutlarını sürekli dinamik olarak ayaramak isteyeceksiniz. Ubuntu'da bu mümkün ve çok kolayken Mint Cinnamon gibi süper özelleştirilebilir bir masaüstü ortamında mümkün değil. Sadece çok yüksek çözünürlüklü bir ekranınız olduğunda tıklayabileceğiniz bir simge var -ki sanırım 4K ekranlar için düşünülmüş- tek yaptığı birden bire bütün herşeyin boyutunu 2 katına çıkarmak. %100 artış çok büyük bir fark ve çoğu zaman ihtiyacınız olmuyor, dolayısıyla da o seçenek benim durumumda çok işe yarıyor diyemem. Çözüm yine takdir edersiniz ki uçbirime kalıyor. Ubuntu'da ise her ekran için farklı boyutlandırmalar yapmak mümkün ve üstelik sistem bunları aklında tutuyor.

Biraz da Ubuntu 14.04'ten bahsedelim;

Olumlulardan başlayalım;

- Öncelikle popülerlik ve indirilme sırasında az farkla Mint tarafından alt edilip ikinciliğe düşmüş olsa da bütün masaüstü ortamlarını bir araya koyup Ubuntu ailesine karşı Mint ailesi yarışı yaparsak yine Ubuntu lider gelecektir. Bunun faydasını da bir çok eklenti veya kişiselleştirme özelliğine sahip yazılımın ağırlıklı olarak Ubuntu'ya çıkması şeklinde görebiliyoruz. Ayrıca bir yardım ihtiyacımız doğduğunda sorabileceğimiz resmi ve resmi olmayan bir sürü kaynak mevcut.

- Ben şahsen çok kullanmıyorum ama Unity lenslerini etkin bir biçimde kullanıp bu kullanım şekliyle büyük kolaylıklar elde eden ve zaman kazanan kullanıcılar mevcut.

- Yeni bir kullanıcı için ayarlar menüsünün basit ve yalın olması benim için çok önemli (temiz bir kurulumdan sonra ilk yaptığım şeyin ayarlar menüsündeki herşeyi sol baştan keşfetmek ve kurcalamak olduğunu söylemiş miydim?)

- Mint, daha profesyönel bir masaüstü ortamı kavramı üzerinden ilerlerken Ubuntu, adeta Microsoft'un Windows 8 ile başlattığı mobil dünyaya adım "ataMAma" hareketinin doğrusunu gösteren bir biçimde, dokunmatik özellikli ve nispeten küçük ekranlara da uygun bir kullanım düzeni sunuyor. Bir de benim gibi ekran çözünürlüğü çok yüksek olmadığı için Windows ortamında herşeyi kocaman kocaman kullanmak zorunda olanların da kendisini Full HD hissedebilmesi için tüm öğelerin normalin %50'sine kadar ölçeklenebilmesi mümkün ki özellikle küçük ekranda çizim yapanların çok takdir edeceği bir unsur.

- Ubuntu Unity sürümü, Gnome, Cinnamon, Unity masastü ortamları arasında denediğim kadarıyla işlemciyi en az meşgul eden ve TLP'nin de desteğiyle pil ömrünün en uzun gitmesinin mümkün olduğu ortam

- Üstteki çubuk ile tam ekran hale gelmiş pencerelerin üst çubuklarının birleşmesi ve fazladan bir çubukluk yer kaplamıyor olması yine geniş ve küçük ekran sahibi benim gibi kullanıcılar için değerli bir özellik (yazdıkça farkettim ki ben ekrana sığamıyormuşum :) ).

- Yazılım Merkezi'nde temiz bir kurulum sonrası bütün favori yazılımlarınızı aynı listede görüntüleyip ana sayfalarını açmadan kolayca yükleyebilir veya eklemek istediğiniz eklentileri varsa yazılımın kendi sayfasında onları da seçerek bir defada yükleyebilirsiniz. Yanlız dikkat, 5-6 uygulamayı geçtikten sonra pencere ufaktan grileşmeye başlıyor :)

Tabi ki sıkıntıları da var;

- Öncelikle, eğer NFTS formatlı bir diskiniz ya da harici hafızanız varsa, birden fazla (sayısı önemli değil) klasörü seçerek boyutlarını öğrenmek üzere özelliklere tıklarsanız farkedeceksiniz ki Nautilus bunu hesaplayamıyor, onun yerine hiç bitmeyen bir şekilde başa alıp alıp saymaya devam ediyor. Bazı ufak tefek takılma sorunları da yaşayınca anladım ki en iyi çözüm temiz bir Ubuntu kurulumunun hemen ardından Nemo'yu kurmak ve masaüstünü Nemo ile çizdirmek. (WebUpd8 sitesinde bununla ilgili bütün detaylar ve en güncel Nemo PPA'sı mevcut)

- Linux Mint'te sanıyorum devre dışı bırakıldığı için kurtulunca birden sevindiğim iki özelliği var Ubuntu'nun. Birincisi pencerelerin aşırı işlem yaptığı veya cevap vermedikleri anlarda gri olması ve sizin tıklamanıza izin vermemesi (aslında mantıksız değil, böylelikle pencere zaman kazanıyor ancak Ubuntu yazılım merkezi bunu çok yapıyor); ikincisi de ikide bir çıkan hata raporları. Neredeyse bütün "Ubuntu'yu kurduktan sonra yapmanız gereken ilk 234987235961 şey" başlıklı yazılarda bu hata bildiriminin kapatılması salık verilmiş ama ben yine de bir amaç için onun orada olduğuna inanıyorum (aslında bahsi geçen hataların gerçekten bir hataya sebep olduğuna ve birşeyin bozulduğuna hiç şahit olmadım ilginç bir şekilde, sanıyorum bir şekilde çoğunluğu geçici hatalar ve ben daha ne olduğunu anlayana kadar sistem onu arka planda yeniden başlatmış ve çözmüş oluyordur). Mint'te bu iki durumun olmayışını ben ilk başta sistemin sorunsuz olmasına bağlamıştım ki 2 günü geçince bazı pencereler takılmaya başladı bile :) Sonra farkettim ki aslında Mint, başına gelen durumları Ubuntu kadar kullanıcıya bildirme meraklısı değilmiş. Şu durumda bu hem Mint hanesine hem de Ubuntu hanesine bir eksi olarak yazılmalı sanırım..

Son olarak; Ubuntu'da PlayOnLinux ile kurduğum oyunların çok büyük farkla olmasa da daha hızlı yüklendiklerini tecrübe ettim. Ama oynanış açısından kayda değer ya da insan gözünün ölçebileceği bir fark yok. Zaten genellikle oldukça eski oyunları nostaljik bir biçimde oynadığımı düşünürsek (zaten daha yenisini bilgisayarım kaldırmaz), performans farklarını ölçmem pek mümkün olamaz.


Benim gözlemlerim bunlar, teknik detaylardan çok kullanım deneyimi üzerineler.


Ekleme; Ubuntu'nun en büyük ve tüm yazıdaki çözümü olmayan (hem de geçmişi Ubuntu11.xx'e kadar uzanan) tek sorununu atlamışım: eğer masaüstünü göster seçeneğini etkinleştirdiyseniz ve büyük sayılabilecek bir dosya kopyalama ya da transferi halindeyken "masaüstünü göster" dediyseniz, o pencerenin geri dönüşü yok. Hiç bir şekilde o pencereyi yeniden gösteremeyeceksiniz. Ancak merak etmeyin, işleminiz devam ediyor. Sol taraftaki çubuktan, işlemin devam ettiğine dair küçük bir çizgi göstergesi size durumu kabaca aanlatıyor olacak.

VoSToK

Kısacası üstadlar Ubuntuyu mu tercih etmeli yeni başlayanlar minti mi? Ben hala kararsızım :)

Ketboga

Alıntı yapılan: VoSToK - 09 Haziran 2015 - 18:29:43
Kısacası üstadlar Ubuntuyu mu tercih etmeli yeni başlayanlar minti mi? Ben hala kararsızım :)

Bu karar kişiden kişiye göre değişir, ikisinide deneyin ve kararınızı verin en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir cesur olup ilk adımı atın devamı gelecektir.
Hiçbir canlı kendisinden daha yüce bir varlığa inanç duymadan ve itaat etmeden yaşamını sürdüremez. İnanç duyanlar bu yükten kurtulmak adına kendilerinden daha güçlü kişileri ararlar ve buna karşılık, bunu aradıkları o kişiler de inanç duyabilecekleri daha da güçlü kişileri ararlar. Ve İşte krallar böyle doğar... Ve işte Tanrılar böyle doğar.

VoSToK

Alıntı yapılan: Ketboga - 09 Haziran 2015 - 18:35:18
Alıntı yapılan: VoSToK - 09 Haziran 2015 - 18:29:43
Kısacası üstadlar Ubuntuyu mu tercih etmeli yeni başlayanlar minti mi? Ben hala kararsızım :)

Bu karar kişiden kişiye göre değişir, ikisinide deneyin ve kararınızı verin en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir cesur olup ilk adımı atın devamı gelecektir.
Gözümüzü ubuntuyla açtık onunla devam edelim en iyisi.

turkerataturk

usb format atma konusuda mint ''mintstick'' kullanıyor format ve kalıp yazması kolay isteyen olursa link ;
http://www.ubuntuupdates.org/package/mint_main/rebecca/main/base/mintstick

Mint de tema üzerinede gelen online tema yükleme de var oda bir artısı,, fakat windows tarzı bir görüntüsü var oda bir eksi,,
hız ve stabilliğe gelirsek bence ubuntu daha hızlı ve stabil,,
''Mustafa Kemal ATATÜRK''