Linux Masaüstü Trenini Nasıl Kaçırdı? (Yazılanlar Doğru mu?)

Başlatan syagdiran, 24 Nisan 2012 - 21:19:17

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

syagdiran


if

Yalan.

Orada yazanlar birinin görüşüdür. Yazara göre doğru. Size göre?

Konuyu çöpe alıyorum.

alorak

Bazı kısımlarına hak verilebilecek gibi olsa da yanlı yazılmış bir yazı. Bilgi bakımından çoğu şey hakkında bilgi olup tam anlamıyla hakim olmama durumu var anladığım kadarıyla. Öncelikle masaüstü ortamlarının mobil piyasaya yönelmesinin nedeni ticaretle ilgili kişilerin de bileceği gibi yeni açılan bir sektörde önde olma politikasıdır ve bu çok önemlidir. ama bu değildir ki mobile önem vercez masaüstünden çekileceğiz.. aksine ikisinin karışımı olarak gnome-shell gerçekten windows ortamından daha eğlenceli ve güzel gelmekte.

Çok dağıtım olması bu işe girişen kullanıcıya cidden biraz zaman kaybettirmekte ve kararsız bırakmakta. Bu konuda haklı cümleler kullanılmış ama belirli bir süre sonra bu büyük bir avantaja da dönüşebilmekte. Tamamen kendi istediğimiz sistemi kullanıp istediğimiz alan için bilgisayarımızı tam anlamıyla verimli kullanabilmekteyiz.

Paket sistemleri arasındaki uyumsuzluk yazısında büyük bilgi eksikliği vardır. Kütüphane bağımlılığı farkı yüzünde ancak debian ve ubuntu'da .deb paketleri sorun çıkartır. ki büyük ihtimalle de sorun çıkartmaz..

Pencere yöneticisi sorunu aslında yoktur. İsteyen kde isteyen gnome isteyen de daha sade masaüstlerini kullanabilir. Bu konuda dağıtım seçme konusundaki kadar büyük bir sıkıntı yoktur.

İşlerini düzgün yapmayan açık kaynak yazılımlarının olduğu doğru. Kabul edilmelidir ama bunların içerisinde libreoffice yazılması yanlıştır. MS Office kadar iyi, işimizi görebilmektedir.. Ve yazarın da belirttiği gibi gerçekten kaliteli programlar da bulunmakta..
özgürlük için

aurora

Yazıdaki bir çok noktaya katılıyorum. Özellikle paket sistemi ve pencere yöneticisi konularında haklı olduğunu düşünüyorum. Fakat yazıda dikkatimi çeken esas nokta şu; büyük bir ticari yapı ile çok daha küçük, içinde özgürlük ve açık kaynak kavramlarını barındıran ve bir çok kolu gönüllülüğe dayalı yapı ayrımı yapılmamış. Dolayısıyla karşılaştırmada hatalar olmuş. Şuna da inanıyorum ki, Linux'un içindeki ''Özgürlük'' kavramı bir kenara atılırsa ve topluluklar ticari amaçlarla bir araya gelmeye çalışırsa dünyanın en büyük teknoloji ekosistemi kurulur. Bu ekosistem bir kaç yıl içinde hem Windows'un, hem de Apple'ın tahtını sallar. Düşünsenize, tek paket sistemi, tek masaüstü yöneticisi ve tek bir dağıtım. Şimdiye kadar oluşturulmuş bir çok felsefi tabunun yıkılmasını  beraberinde getiren ve tamamen kapitalist amaçlarla yola çıkan bir akım. Bu adımdan sonrası hayal gücünüze kalmış.

Sherlock Holmes


XRumer

GNU/Linux camiasını eleştiren kişileri anlamadan dinlemeden eleştirmeyi ve hatta ağır ifadeler kullanmayı hiçbir zaman doğru bulmamışımdır. Fakat GNU/Linux camiasını eleştiren bu kişilerden de biraz gerçekçi yorumlarda bulunmalarını beklemek sanırım hakkımız. Bu yazıda bazı konularda iyi tespitler var, hakkını yemeyelim. Fakat (ki, fakattan sonrası önemlidir) yazı baştan sona hatalı bir yaklaşımla devam ettiği yetmiyormuş gibi çok sayıda çarpıtma (daha yumuşak bir sözcük bulamadım ne yazık ki) barındırıyor.

GNU/Linux'un masaüstü piyasasında ne yazık ki hiç de yaygın olmadığı doğrudur. Ben de Linux Mint Türkiye e-dergisi Root'un 7, 8 ve 9. sayılarında bu konuyu irdeleyen yazılar yazmış ve GNU/Linux camiasını eleştirmiştim ama yıkıcı değil yapıcı olmaya ve elimden geldiğince dürüst olmaya çalışmıştım.

Serdar Cevher bu yazısında şunu iddia ediyor: GNU/Linux camiası her seferinde bir yıl içinde Windows'un tekelini yıkmayı hedefledi ama başaramadı. Kusura bakmayın ama buna çarpıtmak denir. Evet, hep bunu hedefledik ve hep bunun bir gün gerçekleşeceğini söyledik ama bunun bir yıl içinde olacağını hiçbir zaman hiç kimse iddia etmedi. Bir yıl içinde dünya üzerinde yüz milyonlarca bilgisayarın bir anda işletim sistemi değiştirmeye karar vermesini beklemek akıl dışı olur. Böyle bir hataya GNU/Linux camiasında hiç kimse düşmedi.

Yazar, bu "başarısızlığın" nedeni olarak dağıtım çeşitliliğini gösteriyor ama bu konuda da derin yanılgılar içinde. Evet, çok dağıtım var. Fakat bu, son kullanıcının hangi dağıtımı seçeceğini bilmediği anlamına gelmiyor. Evet, her dağıtım son kullanıcıya hitap etmiyor. Olanlar da Ubuntu, Mandriva vs. türevi. Onları da çıkartın, ortada son kullanıcıya hitap eden 3-5 dağıtım var. Bunlar da farklı zevklere hitap ediyor. Bir kaçı Kde, biri Unity, biri Gnome, biri Cinnamon vs. kullanıyor. Bu konuda sıkıntı yok ki.

Açık kaynağın olayı budur zaten. Düşünce zenginliğini, zevk zenginliğini yansıtır. Yanlış düşünceler zaten piyasa eliyle elenir. Açık kaynak piyasasında biraz Darwin kuralları mevcuttur, bu sayede bugüne kadar en iyi özgür yazılımlar gelmiştir.

Paket sistemleri arasındaki uyumsuzluğa da katılmıyorum. Evet çok dağıtım var ve hepsi birbiriyle uyumlu değil. Tamam da depolardaki yazılımlar zaten özgür. Kaynak koddan derlenerek depolara ekleniyor. Her dağıtımın kendi deposu var. Ticari yazılımlara gelince, onlar da olmayı versin. Son yıllarda açık kaynak yazılımlar, bir kaç istisna hariç, ticari yazılımların kalitesini yakaladılar zaten.

Pencere yöneticisi konusunda da yazıda hata var. Evet, Kde 4x serisi ilk çıktığında pek çok kişiyi Kde'den koptu ama bu kararsızlıklara rağmen Kde 4x serisi devrimsel bir altyapı ortaya koyuyordu. Ve bugün o ilk zamanlardaki kararsızlıklar büyük ölçüde ortadan kalktı. Ve bugün bu ısrarlı çabanın meyvelerini topluyor.

Gnome ve Unity konusunda da hata var. Tamam, kendisi beğenmemiş olabilir. İyi de biraz uğraşınca yeni alışkanlıklar yerine oturuyor. Oturmuyorsa da eski Kde için Trinity, eski Gnome için Mate ya da aynı rahatlık Cinnamon vs. var. Xfce ve Lxde de sapasağlam duruyor. GNU/Linux'un bittiğini iddia etmek nasıl bu kadar oluyor?

Bazı konularda da cehalet diz boyu. Gimp'in parçalı pencere yapısı iyi değil diyor. Doğrudur da, o eskidendi. Gimp'in yeni sürümlerinde tek pencere özelliği geliyor. Ayrıca Gimp'e alternatifler de var. (Pinta vs.) Gimp yenileniyor, gelişiyor. Libreoffice de öyle. Kod temizliği yapıldı yakın zamanda, arayüzün de yenilenmesi konuşuluyor. Ayrıca bu iki yazılım için yeterli döküman üretilmediğini söylemek hiç doğru değil. Dökümanlar yeterince Türkçeye kazandırılmadı sadece. Ki bu konuda da bazı planlar var.

Evet, Gnome ve Unity ağırlıklı olarak tabletler için görünüyor. Ben de bu konuda Gnome'u çok eleştirmiş ve tablet için bir arayüzün PC'ye uymayacağını pek çok yerde belirtmişimdir. Neyse ki işin PC ayağı için bence Cinnamon bu sorunu çözecektir. Unity ise geliştikçe her ikisine birden uyan bir yapı oluşturuyor. Kde ise dokunmatikler için active one adlı ayrı bir arayüz oluşturdu. Yani bu konuda her şey yolunda. Aynı şeyi Windows için söyleyebilir miyiz?

PCnet'in bu ayki sayısında da belirtildiği gibi metro arayüzü dokunmatikler için harika ama Microsoft onu PC'ler için de yapıyor ve hiç de güzel olmuyor. Linux yaparken eleştiriliyor ama Microsoft yapınca sorun olmuyor. neden acaba?

Yazar bir şeyi görmüyor. Asıl Microsoft, diğer platformlarda treni kaçırdı. Telefon ve tabletlerle Linux, Apple ile dövüşüyor. E-kitap okuyucular, sunucular ve süper bilgisayarlarda ise piyasanın hakimi. Masaüstünde ise son sözünü söylemedi. Ubuntu, Mint, Mandriva vs. gibi dağıtımlar son değişikliklerle Windows'u geride bırakan masaüstü dağıtımları ortaya çıkardılar. Bazı iş ortaklıklarıyla piyasada daha da önemli rol üstleniyorlar. Bir kaç yıl içinde bunun meyvesini göreceğiz. Hatta Shuttleworth'a göre 2015'de 200 milyon Ubuntu kullanıcısı sayısına ulaşmış olacağız. Eğer işler böyle giderse Mac OS X'in yakın zamanda elde ettiği başarıyı katlayacak bir başarı elde edilmesi mümkün.

Microsoft, her alanda gerileme içinde. Kimse Silverlight için Flash'ı bırakmıyor ama açık standart HTML 5 için bırakıyor. Kimse artık Msn kullanmıyor. Başta iş yerleri olmak üzere Windows kullanan pek çok kişi/kurum bile Openoffice.org ve Libreoffice'e geçiyor. Hotmail, rakipleri karşısında geriliyor. Microsoft'un bulut uygulamaları da pek tutulmuyor vs. vs. Kısacası bence Microsoft için işler hiç de yolunda değil.

Evet, geçmişte hatalar yapıldı ve bunlar üzerine konuşmalıyız ama dürüstçe konuşalım.

ct

Sene olmuş 2012 Maya takvimine göre dünyanın sonu geldi, hala aynı muhabbet. İsteyen kullanır istemeyen kullanmaz. İsteyen kendi dağıtımını çıkarır isteyen kendi çekirdeğini yazar. Farklı bir bakış açısı verebileceğini vaadettiği için okudum yazıyı. Beş dakikam boşa gitti.

syagdiran

Bu konuda ben fikir üretecek deneyime sahip değilim. 1 yıllık bir Linux geçmişim var. Ama yazının farkı, yazarın Windows kullanıcısı değil yıllardır bir Linux kullanıcısı olduğunu ifade etmesi. Bu bakımdan söylediklerinin kayda değer yanları olduğunu düşünüyorum.

eribol

Son yılların yeni trendi. Bakın ben Linux kullanıyorum ama yani beş para etmiyor linux.

XRumer

Alıntı yapılan: eribol - 24 Nisan 2012 - 22:52:13
Son yılların yeni trendi. Bakın ben Linux kullanıyorum ama yani beş para etmiyor linux.

Size katılıyorum, böyle bir saçmalık var. Bu kişiler ya yalan söylüyorlar ya da dikkat çekmeye çalışıyorlar.

Bu şahıs ise yazıdan anlaşıldığı kadarıyla GNU/Linux hakkında bilgili görünüyor. Belki de Windows'a geçmiştir ama söylemiyordur. pes etmiştir, MS tekeline mücadele etmekte. tabii eğer gerçekten ettiyse.

heartsmagic

Beni şurada kaybetti yazar (ki yazının başı sayılabilir):

Alıntı YapKullanıcılar genellikle bir dağıtımı denedikten ve ihtiyaçlarını kısmen karşıladıktan sonra o dağıtımla daha fazla uğraşmak yerine "acaba daha iyisi var mı?" düşüncesiyle bir başkasını denemeye koyuluyor, sonuçta da birkaç hafta veya birkaç ay içinde birçok Linux dağıtımını deneyip yine Windows'a dönüyor.

Neden Windows'a dönüyorlar? Nerede bunun ispatı? Tamam Windows'a dönenler elbette var, bizler de kör değiliz. Fakat şu yukarıdaki cümleye başlama nedeni Windows'a dönüşle mi bitirilir? Kısacası birisi elindeki dağıtımdan daha iyisini merak eder de sonunda Windows'a mı döner?


Hani hep aynı şeyler üzerinde konuşulmuş, senelerdir bizlerin de cevap vermeye çalıştığı şeyler bunlar. Tutsam tek tek cevaplamaya kalksam sanırım @XRumer'ın yazdıklarına benzer şeyler yazardım. Ancak ben aşağıdaki yoruma katılıyorum.

Alıntı yapılan: ct - 24 Nisan 2012 - 22:16:27
Farklı bir bakış açısı verebileceğini vaadettiği için okudum yazıyı. Beş dakikam boşa gitti.
Hayattan çıkarı olmayanların, ölümden de çıkarı olmayacaktır.
Hayatlarıyla yanlış olanların ölümleriyle doğru olmalarına imkân var mıdır?


Böylece yalan, dünyanın düzenine dönüştürülüyor.

iceboy

Yazıda şu cümle geçiyor "ipini koparanın dağıtım yayımladığı"

üslubu dahi bu kadar düşük/seviyesiz olan bir insanın yazdıklarında gerçeklik payı ne arar ?

Bir insan üzerinde çalıştığı konuya saygı duymuyor ise o konuda nasıl objektif olabilir ? Yazıyı okuyup hayatınızdan 3-4 dakikayı boşa harcamayın derim.

Windows sadece bir dayatmanın ürünüdür.Biz üniversite öğrencilerine,devlet çalışanlarına herkese aynı dayatma var.

Örnek olarak ödev yapıp götürüyorum günlerimi saatlerimi vermişim hiçbir hoca kabul etmiyor.Neden ?

-MS Office ile hazırlanmamış.Tabiki linux'un MS Office ile %100 uyumlu office programı yapamamasında da suç aramak gerekiyor.

Ben hem windows hem linux kullanıyorum.Peki bilmeyenler ne yapsın ?

Sadece tek bir noktaya dikkat çekeceğim.

Bekleyin,oyun piyasasını PC den devralacak yeni bir alet geliştirsinler. Bakalım o zaman ne yapacak Windows :)
I'm tired, boss. Tired of being on the road, lonely as a sparrow in the rain. I'm tired of never having a buddy to be with, to tell me where we's going to, coming from or why. Mostly, I'm tired of people being ugly to each other. I'm tired of all the pain I feel and hear in the world every day. There's too much of it...

yakusha

o başlığa yazdığım yorumun son kısmını paylaşmakla yetiniyorum, sadece kendi görüşüm olduğunu da ifade ediyorum:

Alıntı Yap13 saatimi Windows 7 home sürümüne Microsoft Sqlserver 2005 yüklemeye çalışarak rezil etmiş ben diyorum ki: linux masaüstü yarışını kaybetmiştir; çünkü linux bir masaüstü ortamı DEĞİLDİR, işletim sistemi ÇEKİRDEĞİDİR!
Artık bu forumu kullanmıyor.

hasanyılmaz

Linux'un yakalamaya çalıştığı bir tren yok. :) On iki yıllık deneyime rağmen anlaşılamayan bir özgürlük felsefesi var ortada. Gösterilen sorunların hepsi çeşitliliğe farklı bir gözle bakılmasından ibaret.

Alışkanlıklar elbet değişebilir. Akıllı telefonlar son zamanların modası. Geliştiriciler masaüstünü bırakıp android ya da ios'a gitmiyor. İkisini de götürüyor. Nasıl ki insanlar akıllı telefonları oldu diye bilgisayarlarını kullanmayı bırakmadıkları gibi. Ubuntu'yu da kullanırım, Android'i de. Tekini seçmek saçma..

Sherlock Holmes

Alıntı yapılan: hasanyılmaz - 25 Nisan 2012 - 02:01:13
Linux'un yakalamaya çalıştığı bir tren yok.

Kesinlik ile,
Cern'deki bigbang(büyük patlama) simülasyonunun hesabının yaptırıldığı Linux treni ne yapsın

iceboy

Ah birde şu Kısır döngü bir çözüme ulaşsa...

Koskoca android linuxtur,candır diyoruz ! Ama telefonlarımızdaki android'i(linux) güncellemek için windows a ihtiyaç duyuyoruz !
I'm tired, boss. Tired of being on the road, lonely as a sparrow in the rain. I'm tired of never having a buddy to be with, to tell me where we's going to, coming from or why. Mostly, I'm tired of people being ugly to each other. I'm tired of all the pain I feel and hear in the world every day. There's too much of it...

kalkan1973

Linux ve dünyası eleştirilmiş. Ancak biraz insaflı davranılsa çok iyi olurdu.

2004 yılında yılında tanıştığım linux'u gerek meslek gerekse işyeri şartları nedeniyle düzenli olarak 2008 yılında kullanmaya başladım. İlk kullandığım dağıtımlar PARDUS 2007.3 ve UBUNTU 8.04 dü. İnanın bu ikisiyle başladıktan sonra windows'un yüzüne bakmaz olmuştum. Meslek icabı windows vista'yı da yanında kullandığım oldu. O da tamir ve bakım işlerinde ve uydu cihazı yazılım yükleme işlerinde mecburen...

Neticede 4 yıldır Linux kullanan biri olarak diyebilirim ki:

Hiçbir artısı olmasa kurulum ve kullanımı zor olsa bile SIRF GÜVENLİK VE ZIRT PIRT ÇÖKMEMESİ nedeniyle LİNUX dan asla vazgeçmem.

KDE 3 harika bir masaüstüydü. Kurabilsem şimdi de kullanırım. KDE 4 de maşaallah şahane ayar ve incelik çok. Sanatkar ruhu lazım özelleştirme için  Şeffalık ve estetik açısından windows AERO'yu kat kat geçer.İstediğim ayarı ellerimle kendim tercihimle yapabilirim. Windows da bu mümkün değil. Belli konulmuş tercihler arasında seçim yapmak zorundasınız. Daha fazlasına izin vermez.

GNOME masaüstü ise çeşitliliği programı ayar seçenekleri bol estetik ve kullanışlı masaüstü. Şahsi tercihim GNOME. Ayrıca dokunmatik ekranlara göre tasarlanması beni hiç sıkıntıya sokmadı. GNOME SHELL'i öyle özelleştiriyorum ki dokunmatik kısmını bile pratik olarak masaüstü bilgisayarda rahatlıkla kullanabiliyorum. Beni hiç zorlamıyor. Aksine arama kutusuna çalıştırmak istediğim programı yazıp tıklamam yeterli. Böylece windows daki gibi masaüstü kalabalık simgelerle dolmak zorunda değil.

UNİTY masaüstü de aynı GNOME SHELL deki gibi pratik olarak kullandığım masaüstü. Ekrana çok ihtiyacım olan birkaç simge kısayol koyarım yeter. Kalabalığa hiç gerek yok.

PROGRAMLAR: Bu konudaki eleştirisine hiç katılmıyorum. Binlerce seçenek var. AUTOCAT'in bile muadili var. MUHASEBE için K9 OFİS için OPENOFFİCE ve LİBREOFFİCE matematik bilim vs dallarda yüzlerce program. Üstelik kaynak kodlar da açık. Biliyorsan eksiğini bul tamir et tamamla. Dilersen kendine göre özelleştir. İşyerinde çalıştığın kurumda kullan.
En basitinden vide çevirme programlarında windows altında kullanılan programlarda ilmini bilemezsen ses farklı görüntü farklı olabiliyorken WİNFF programıyla format çevirirken her satırını tek tek inceleyip müdahale etme imkanım var.

GÜVENLİK: Windows güvenlik duvarı rüşvetsiz çalışmaz. Bazen rüşvet vereni de satabilir. :) Her yıl güvenlik görevlisini yenilemek lazım. Maaşını artırmak lazım. Yenilediğiniz antivirüs programlarının da işe yaramadığı yerler durumlar oluyor. LİNUX'un böyle bir derdi yok. Bekçi gönüllü kapıcı gönüllü nöbetçi gönüllü. Bir hata anında gönüllüler tarafından düzeltiliyor. Windows da ise Salı ya da Çarşambayı beklemek gerekiyor. Haliyle  atı alan Üsküdar'ı geçiyor.

Netice 8 yaşındaki oğlum bile windows'u beğenmeyip burun kıvırıyor. Linux daki çeşitlilik onun bile dikkatini çekti. Önemli olan ÖZGÜR, GÜVENLİ ve ÇEŞİTLİ olması.  Belli kalıplara bağlı kalmaktansa çeşitlilik çok seslilik evrensellik her zaman iyidir.

MİCROSOFT'un windows 8 ile iyice geride kalacağını ve çok kullanıcı kaybedeceğini düşünüyorum. Donması kilitlenmesi sürekli virüs kapması ayda bir veya sık sık format gerektirmesi EN BÜYÜ DEZAVANTAJI. ALLAH bir daha bizi windows'a muhtaç etmesin. 
Evde İşte her yerde Linux

Rbbt

Her iki tarafında eksileri ve artıları var. Linux dünyasına adım atalı bir kaç ay oldu, kurduğum günden beri uğraşıyorum, araştrıyorum. Windowsu sunum hazırlamak ve raporlarımı yazmak için kullanıyorum sadece. Ubuntu ile başladım Arch ile devam ediyorum yani orada denildiği gibi Windowsa dönüş yapmadım hemen (:

@Mustafa Kalkan, güvenlik konusunda net bir şey söylemek mümkün değil, geçen gün ubuntu üzerinde keylogger ile ne kadar basit bir şekilde şifrelerin ele geçirildiğini gördüm. Aslında marifet keyloggerda değildi ama olsun açıklar var sonuçta. Biz güvende olduğumuzu sanıyoruz sadece (:

Mac kullanıcıları da öyle düşünüyorlardı ne oldu sistemde açık olmasa bile başka bir uygulama sayesinde virüs bulaştı, şimdi bütün antivirüs şirketleri Mac için antivirüs çıkardılar.

Virüsler hep bir adım önde, virüs bulaşmadan açığın ne olduğunu bulamayabiliyor insanlar. İster şirket için çalışsınlar ister gönüllü çalışsınlar.
What happens when I become main source of a pain!!!

noktakom

Ben yazının negatif bakış açısıyla yazıldığını ama bahsedilen şeylerin çokta yanlış olmadığını düşünüyorum. Örneğin; Linux'un gönüllülük temeline dayanmasından ötürü profesyonel bir yapısı yok, dağınık bir işleyiş var. Bu yüzden ben de dahil olmak üzere birçok insan uyumsuzluk problemleriyle karşılaşıyor, yazılım ve donanım şirketleri destek sağlamıyor. Sürücülerin, profesyonel veya eğlence amaçlı oluşturulan yazılımların kalitesi istenilen seviyeye ulaşamıyor. 3 yılı aşkın süredir cihazın uyku modu problemi var, rapor ediyorum. cevap dahi gelmiyor. Ama karşınızda bir şirketleşme veya en azından böyle bir mantalitede çalışan bir ekip olsa durum böyle olmazdı. Örneğin; aldığım ürünlerle ilgili bir firmaya mail ile başvuru yaptığınızda hemen dönüş yapıyorlar, sorununuzu dinliyorlar, çözüm üretemeseler bile gidip yasal haklarınızı kullanıp ilgili yerlere başvurabiliyorsunuz. Ama linux gibi gönüllülük temeline dayandırılmış projeler hizmet kalitesi açısından ne yazık ki vasat kalıyor. Bence en azından bir linux dağıtımının şirketleşip, profesyonel bir yapıya bürünmesi, yazılım ve donanım şirketleriyle iş birliği içerisinde olması gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde benim gibi sorunlarına çözüm bulamayan kullanıcılar için linux ara sıra girip meraklarını giderdikleri 2. işletim sistemi olmaktan öteye gidebileceğini sanmıyorum. Son olarak şunu da söyleyeyim windows'un da elbet çeşitli sorunları var virüs gibi ama onunda deep freeze gibi son derece yararlı bir çözümü var ve bu sayede bilinçli bir internet kullanıcısı ile birlikte windows ta en az linux kadar güvenli stabil, uzun ömürlü ve ideal bir seçenek oluyor. En azından aldığı üründen amaçları doğrultusunda tam anlamıyla faydalanmak isteyen, şu donanımım da desteklensin, şu sorun da giderilsin diye 6 ayda bir yeni sürümü dört gözle beklemek ve yıllar sonra hala boş boş beklediği gerçeğiyle karşılaşmak istemeyen  kullanıcılar için.

travego0403

Benim anlamadığım bu adam 12 seneyi aşkın süredir Linux kullanıyor da shutdown komutunu nasıl bilmiyor?  -h seçeneği bildiğim kadarıyla zamanı ayarlamamız için bir seçenek.Ayrıca bu komutun yönetici hakları istemesi kadar da doğal bir şey yoktur. Sizin bir sunucunuz var ve birisi gelip sizin izniniz dışında bunu kapatması hoşunuza gider mi? Burada şunu eleştirebilir "yönetici olduğumuzu sürecin en başında neden istemediğini".

Ayrıca bu kadar iddialı bir yazı yazmak için biraz teknik bilgi gerekir. Statik/Dinamik kütüphane gibi kavramlardan habersiz herhalde. Pencere Yöneticisi ve Masaüstü yöneticisi farklı kavramlar değil mi?

Neyse fazla eleştirmeyelim sonra bu Linux kullanıcıları eleştirilere tahammülsüz diyorlar. :) Kendi adıma bu tip yazıları okumaktansa biraz daha teknik bilgi içeren yazıları okumayı tercih ederim. Hiç değilse yazıyı okuduğumda bir şeyler öğrenmiş oluyorum.
"Matematik bir dildir ve bu dilde şairlere fizikçi denir." Richard Feynman

heartsmagic

@noktakom, yazı farklı noktalardan eleştirilebilir ancak ben onu yapmadım. Sorun denilerek bahsedilen meseleler için bile ayrı ayrı şeyler söyleyebilirdim onu da yapmadım. Senin söylediklerini aslında anlayabiliyorum, çözülmeyen sorunlar, baş gösteren yenileri vs. Ben de memnun değilim bu olup bitenden, ancak o yazıda senin söylediklerine benzer şeyler söylenmiyor. Cümle aralarından çekip bazı şeyleri alabiliriz fakat söylenen bazı şeyleri kabul etmek mümkün değil.

Sana da ancak şunu söyleyebilirim, evet haklısın gönüllülük konusu da bir yere kadar gidiyor. Canonical gönüllü olarak yapmıyor bu işi aslında, arkada çalışan uzman bir kadro var ve ücret alıyorlar. Ellerinden geldiği kadar hata çözümü için de uğraşıyorlar, kısacası çözülenler de var çözülmeyenler kadar. Senin atladığın nokta ise şu, yanlış kıyas yapıyorsun. Hizmet alıp senle ilgilenen yerler muhtemelen senden ücret almışlardır. Bu konuda Linux tarafının da çözüm yolları mevcut. Sağlam bir dağıtımın ücretli hizmetini alabilirsin, bu durumda dediğin hizmeti muhtemelen onlardan da alırsın. Tabi bir yere kadar, örneğin çekirdek senin makinendeki bir şeyi desteklemiyorsa veya donanım üreticisi sürücü çıkartmamışsa onlar da bir şey yapamaz.

Söz yine "biraz içeride, biraz dışarıda bizim meselelerin çözümü" noktasına geliyor. Windows neden bu kadar yaygın duruma geldi meselesinin de tartışması uzun uzadıya yapılabilir fakat konu rayından çıkar o zaman.
Hayattan çıkarı olmayanların, ölümden de çıkarı olmayacaktır.
Hayatlarıyla yanlış olanların ölümleriyle doğru olmalarına imkân var mıdır?


Böylece yalan, dünyanın düzenine dönüştürülüyor.

serdarcevher

Arkadaşlar;

Yazımla ilgili yazdığınız eleştirileri teker teker okudum. Taşınma durumunda olduğum ve zaman sıkıntım olduğu için teker teker değil de, toplu bir yanıt vermeye çalışacağım.

Öncelikle seneler boyunca çeşitli bilgisayarlara yaptığım Linux kurulumlarının ardından ziyaret ettiğim siteler listesinin en başında gelen bu foruma ve bu foruma katkı sunan herkese teşekkür ederek başlayayım.

Bir arkadaş, son zamanlarda "Bakın ben Linux kullanıyorum ama yani beş para etmiyor linux." gibi bir yaklaşımın popüler olduğunu söylemiş. Ben kendimi bu gibi laflar edenlerin arasında görmüyorum ve bunun için size Linux geçmişimle ilgili biraz bilgi vermemin uygun olacağını düşünüyorum.

Linux ile 1999 yılında, yani bundan yaklaşık 13 yıl önce, SUSE 6.2 vasıtasıyla tanıştım. 2000 yılından 2006 yılına kadar bizzat KDE Türkçe yerelleştirme takımında çalıştım. Halen internette ismimi KDE ile birlikte ararsanız e-posta listelerindeki yazışmalara rastlayabilirsiniz. (Gerçi sonra bizim gönüllülük esasıyla yaptığımız KDE çevirilerinin Gelecek A.Ş tarafından 10.000 $ karşılığında satıldığı haberlerini aldık ama, ne kadar doğrudur bilemeyeceğim. :) 2002-2003 yıllarında Galatasaray Lisesi'nde Bilgisayar Topluluğu bünyesinde öğrenci arkadaşlarıma Linux dersleri verdim, Mandrake ile uygulamalı olarak çalıştık.

Red Hat, Turkuaz, Mandrake (Mandriva), Gelecek, Debian, Slackware, TurboLinux, Pardus... Ve sonra da Ubuntu elbette. Hepsiyle ne kadar çok vakit geçirdiğimi anlatamam. Zaten masaüstümde 2004'ten beri Ubuntu tek işletim sistemi.

2009 yılından 2012 yılına kadar da PCNet dergisinde bizzat Linux köşesi yazdım; insanlara Linux altında yapabileceklerini, eski bilgisayarların Linux ile nasıl değerlendirilebileceğini, Linux oyunlarını, Linux altında profesyonel müzik kaydı yapmayı vb. uzun uzun anlattım. Öyle çok bir para aldığım falan da yoktu, daha ziyade Linux'a ve açık kaynak dünyasına olan inancımdan ötürü yaptım bu işi.

Son olarak da, 2011 yılında "'Copyleft' hareketleri ve Linux İşletim Sistemi Üzerine Tartışmalar: Çevrimiçi Açık Kaynak Kültürü Sanal Bir Anti-Kapitalist Hareket mi Yaratıyor?" başlıklı lisans tezimi verdim, isteyenler bu teze şu adresten ulaşabilir: http://www.serdarcevher.com/2011/05/30/linux-isletim-sistemi-ve-acik-kaynak-kulturu-uzerine-yazdigim-tez/

(Burada tekrar parantez açarak söylemeliyim ki, Linux'un bir işletim sistemi değil, çekirdek olduğunu bilemeyecek kadar cahil değilim. Fakat Linux her ne kadar özü itibariyle çekirdek olsa da, Linux tabanlı işletim sistemlerinin genelinden bahsederken de kullanılan bir isimdir. Hiçbiri açık kaynak dünyasıyla ilgili bilgi sahibi olmayan insanlara sunulacak olan tezimin halihazırda yeterince uzun olan başlığını bu nedenle bu şekilde kısaltmayı uygun buldum).

PCNet'e seneler boyunca yazdığım Linux yazılarının her biri, farklı farklı Linux güzellemelerinden oluşuyor. Çoğu da Ubuntu üzerine odaklanmıştı. Fakat ben dergi yazılarından yalnızca dördünü alıp siteye koyunca, içlerinden biri de bu yazı olunca herhalde benimle ilgili farklı bir algı oluştu. Sanırım bu konuyla ilgili artık herhangi bir sorun yoktur.

Yazıma gelecek olursak. Bu yazıyı yıllarını insanlara Linux'u sevdirmeye ve işlerini Linux altında yürütmek için uğraşmış bir insanın bezginliğiyle yazdım. Bu yüzden "ipini koparanın Linux dağıtımı yayımladığı" gibi bir ibare kullanmamın hoş görülebileceğini düşünüyorum; ne yazık ki durum da bu değil mi? Distrowatch'a bakın, tam 322 tane dağıtım göreceksiniz. Bunların içinde burada listelenmeyecek kadar ufak çaplı olanlar veya yaşı daha genç arkadaşların pek bilmediği, sonlandırılmış dağıtımlar mevcut değil. 10, 15, 25 veya 50 değil, 322 tane dağıtımdan söz ediyoruz. Bu dağıtımların birbirinden farkı ne diye soracak olursanız, çoğu için beraberinde gelen 3-5 yazılımdan başka bir yanıt yok. Tamamen ego çatışmaları, kişisel anlaşmazlıklardan ötürü sürekli çatallanan bir ana proje söz konusu ne yazık ki. Peki bu durum bir seçme özgürlüğü mü, yoksa bir çöplük mü sunuyor? Neyse. Soruya verilecek makul cevap "her ikisi de" olacaktır sanırım. Fakat yazımın ve yazıma gelen eleştirilerin merkezi bu olmadığı için bu konuyu geçiyorum.

Arkadaşlar, biz hep karşımızdaki insanın Linux kullanmaya doğuştan meyilli olduğu anlayışıyla hareket ediyoruz. İnsanların sadece işlerini yapmak istediğini görmüyoruz, görmek istemiyoruz belki de. Bizzat ben bunu tanıdığı insanların işlerini Linux altında yapmasını görünce sevinen bir insan olarak yazıyorum. Eğer Linux, o işlerin daha kolay yoldan yapılmasına müsade ediyorsa zaten sorun yok. Fakat bazı işler için gerek ticari yazılımların olmaması, gerekse de makineye özgü modül derleme/betik yazma işlemlerinin gerekmesi nedeniyle sıklıkla sorun çıkıyor. Mesela yanlış hatırlamıyorsam babamın bilgisayarında CPU fanları düzgün çalışsın diye yazdığım bir betik bir Ubuntu güncellemesiyle birlikte çalışmaz olmuştu. Neyse. Demek istediğim şu: Kendimizi hiç eleştirmiyoruz. Sorun bu.

Seneler boyu güzelleme yazdıktan sonra bir kere de özeleştiri yazmak istedim. Fakat Linux camiasına mensup birçok kişinin ne kadar acımasızca eleştiriler yazdığını görerek üzülüyorum. Bana gelip Microsoft'un kölesi diyen de oldu, shutdown komutunu bilmediğimi iddia eden de. Özellikle yazımın tamamını okumadan hemen eleştirmeye başlayanları gördükçe artık üzülmekten çok sinirleniyorum. Birçok arkadaş beni benim söylemediğim şeyleri söylemişim gibi göstererek eleştiriyor.

Mesela son mesajlardan biriyle başlayayım: Eğer sizin bir sunucunuz varsa elbette o sunucunun kapatılması için yönetici hakları gerekir. Fakat siz masaüstünde çalışması için tasarlanmış bir dağıtımı kullanıyorsanız (Ubuntu Server değil de, Ubuntu Desktop veya Ubuntu Netbook Edition vesaire), shutdown komutunun yönetici parolası istemesi konusunda farklı fikirler öne sürülebilir. Yine diyelim bir uygulama çıkıp siz çalışırken yanlışlıkla bilgisayarı kapatmasın diye yönetici parolası istemesi mantıklı. Ben zaten yazıda bunu eleştirmiyorum ki! GUI ile çalışan kapatma yazılımlarından bahsederken "örneğin kapatma anı geldiği anda yönetici parolası talep ediyor (ama bu parolayı talep edeceğini daha önce size bildirmediği için siz de gerekli ayarları yapmamış ve izinleri vermemiş oluyorsunuz)." diyorum. Arkadaş da "bunu söylese olurdu" demiş. El insaf.

Gelelim Linux'un yakalamaya çalıştığı bir tren olmadığı mevzusuna. Bir kere şunu söylemekte fayda var, Xrumer isimli kullanıcının iddia ettiği ve üstelik benim kalemimden çıkmış gibi italik harflerle aktardığı gibi ben GNU/Linux camiası her seferinde bir yıl içinde Windows'un tekelini yıkmayı hedefledi ama başaramadı.
gibi bir iddia sunmadım. Benim yazımın başı aynen şu şekildedir: "Linux ağırlıklı bilişim sitelerinin bir numaralı iddiası her yıl şu şekildedir: "Bu yıl masaüstü bilgisayarlarda Linux'un yılı olacak." Bu ikisi çok farklı şeyler.

Linux'un Mesela http://en.wikipedia.org/wiki/Desktop_Linux şu adresteki "Year of Desktop Linux" bölümüne bakmaya ne dersiniz? Ben de senelerce "bu sene masaüstü bilgisayarda Linux'un yılı olacak" diye bekleye bekleye ağaç olmuş bir Linux kullanıcısıyım, buralara gelene kadar zaten kendi deneyimlerimden biliyorum. En çok da Pardus 2007 sürümüyle heyecanlanmıştım; ne de olsa tüm ülke artık Pardus kullanacaktı. Ama olmadı, olamadı. Hem tekeller müsade etmedi, hem de mesela OpenOffice.org o sırada docx dosyalarını açamadığı (daha sonra açtığını biliyorum), PowerPoint'leri eksik açtığı ve makroları da vbs temelli olduklarından ötürü çalıştıramadığından olmadı. (Arkadaşlar, bunların Microsoft'un yarattığı tekellerden kaynaklandığını biliyorum, boşuna yanıt vermeye uğraşmayın. Fakat reel olarak durum bu. Adam evde hazırladığı OpenOffice dosyasını ODT olarak kaydedip okula götürdüğünde açamayınca suçu Linux'tan biliyor. Zira bu işin standartı ne yazık ki Microsoft ile oturdu. Öyleyse LibreOffice gerçekten popüler olmak istiyorsa, kurulum esnasında "dosyaları otomatik olarak doc formatında kaydedeyim mi?" diye sorsa güzel olmaz mı mesela?) (Şimdi açık format/kapalı format tartışmasına hiç girmek istemiyorum, bu bir opsiyon olabilir sadece)

Heartsmagic de Linux dağıtımlarını deneyip Windows'a geri dönme kısmına takılmış. Şu ana kadar Linux'la tanıştırdığım insan sayısını 1000'lerle ölçebilirim ve ne yazık ki her 10 kişiden 1 veya 2'si Linux'u birinci işletim sistemi olarak kullanma kararı aldı. Kimisinin üzerinde çalıştığı mühendislik yazılımı Linux için sunulmuyordu (ve alternatifi gerekli işleri yapamıyordu), kimisi için gerekli hukuk yazılımı Wine ile çalışmıyordu, kimisinin sevdiği oyunlar Linux'ta yoktu, kimisi müzik kaydı için kullandığı VST enstrumanları Linux ile kullanamıyordu, vesaire. Bu konuda da PCNet'e "mesleklere özel Linux dağıtımları" diye bir yazı yazmıştım ama kaç meslek sahibi o dağıtımları indirip de kullandı acaba? O dağıtımlardan mesela kaçının Türkçe desteği vardı, Debian veya Red Hat tabanlı olmayanların kaçına gerekli paketler temin edilebiliyordu...

Hala sunucularda ve hatta mobil platformlarda Linux mükemmel bir alternatif. Buna karşın, masaüstünde Linux savaşı kazanamadı ve kazanamayacak. Fakat savaşı kazanamayacak olmasının en önemli nedeni zaten masaüstü kavramının hayatımızdan yavaş yavaş çıkıyor olması. Yazıda bu da vurgulanıyor. Niye hala en olumlu eleştirileri bile "Linux düşmanlığı" diye yaftalayıp kenara fırlatıyorsunuz?

Dağıtım ve yazılım çeşitliliğinin sanal bir demokratik ortam ve seçme özgürlüğü sunduğu konusunda zaten senelerce yazdığım için, yazıda bu kısmı esgeçip bu durumun dezavantajlarına vurgu yapmayı yeğledim. Bence bu konuya daha fazla vurgu yapılması gerekiyordu ve ben de bunu yaptım.

Bir arkadaş da mesela "Bekleyin,oyun piyasasını PC den devralacak yeni bir alet geliştirsinler. Bakalım o zaman ne yapacak Windows!" yazmış. O aleti zaten geliştirdiler, ismi de PlayStation 3, üstelik içinde yine UNIX tabanlı bir işletim sistemi kullanıyor ve yakın zamana kadar resmi olarak Linux desteği de sunuluyordu. Sonra Sony ne yaptı, gitti o Linux desteğini kaldırdı. Ben de gittim konuyla ilgili şu yazıyı yazdım; isteyenler okuyabilir: http://www.serdarcevher.com/2011/06/03/etme-bulma-dunyasi/
Ha buna karşın, Windows PC tabanlı oyun sektörü ne durumda? Geriledi, ama hala pazarın önemli bir kısmına hakim ne yazık ki. Bunu niye yazıyorum? Linux'un masaüstündeki pazar payının aslında doğrudan oyunlarla çok da fazla bağlantılı olmadığını belirtmek için.

Son olarak şunu söyleyeyim, kimileri için önemli bir kriter olduğu için yazmadan geçemedim. 10 yılı aşkın süredir yazılım testi ve benzeri amaçlar haricinde Windows, Hotmail, MSN vb. hiçbir Microsoft ürünü kullanmadım. Microsoft'un ürettiği yazılımların kalitesizliğinden, özellikle de bir web geliştiricisi olarak Internet Explorer'ın uyumsuzluklarından en çok şikayet eden insanlardan biriyim. Sözüm genç arkadaşlara; Linux'u eleştiren her insan Microsoft dostu değildir. Lütfen artık şu "Microsoft'un kölesi olmak" edebiyatını aşalım. Linux bunlarla ilerlemeyecek.

Linux, dağıtım bağımsız uygulama paketleriyle, Firefox ve Apache gibi gerçekten kaliteli projelerle, Android gibi ticari ürünlerle gelişecek diye düşünüyorum. Ama şahsi fikrimce kırpılmış ve sürüm ismindeki Desktop ibaresiyle tezat oluşturacak biçimde mobil bir işletim sistemine dönüşmüş olan Ubuntu'yla bir yere varılabileceğine pek inanmıyorum. Neredeyse her tablette Android varken web geliştiricileri ve Ubuntu hayranları haricinde kimsenin tabletine Ubuntu kurmak için makul bir sebebi olmayacak. Masaüstünde Unity kullanmaksa sizin takdiriniz. Ben tercih etmiyorum.

Umarım bundan sonrasında eğer tartışma devam ederse herkes daha makul bir üslubu benimser. Benden bu kadar. Eskiden bizim KDE çeviri tayfası olarak severek kullandığımız bir slogan vardı, şimdilerde pek rastlamıyorum ama mesajımı onunla bitireyim:

"Sevgi, saygı, Linux."

Serdar Cevher

ct

Merhaba serdarcevher,

Öncelikle buraya gelip cevap verme nezaketini gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Burada temel sorunun işin felsefesinin ıskalanmasıyla alakalı olduğunu düşünüyorum. Özgür yazılım alternatifi yaratmak için vardır ve temelinde sizin de bildiğiniz gibi yazılımın insanların temel ihtiyacı olduğu fikri yatar. Bunun (yazılımın) saklanıp gizlenip ulaşılamaz hale getirilmesinin yarattığı sorunlar üzerine özgür yazılım kavramı ortaya çıkmıştır. Madem felsefeyle girdik işe burada sorunsal kavramını kullanmamız gerekiyor. Yani sorduğumuz sorular eğer kapitalizmin ("marketingci" gibi diyelim) veya sahipli yazılımın çerçevesindeyse özgür yazılımcıların buna cevap vermemesi çok normal. Çünkü burada sorulan sorular verilecek olan cevapları daraltarak cevap vereni soru soranın bakış açısına hapsetmektedir. Eğer bir şirket CEO'su gibi bakarsak neden bu kadar çok Linux dağıtımı var bunların maliyeti çok uçuk olur kapatın gitsin dersiniz. Nasıl anlatsam ki. SSCB'nin kapitalizmi yakalama hayali gibi bir şey bu. Yarını yaratmak ellerindeylen vasatın da altında bir sistemi, o kötü olan sistemin bakış açısıyla geçmeye çalışıp kendi sonlarını getirdiler (doğru bir örnek oldu mu bilmiyorum ama biraz olsun kafada canlandırabilrisiniz snaırım). Sorulan soruların ve cevapların çerçevesi yaşadığımız dünyada hergün karşılaştığımız bir fikir yürütme yöntemiyle daraltıldığı için yazınız da farklı bir bakış açısı getirmemiştir. Yıllar önce windows/gnu linux tartışmalarına girerken (evet çok saçmaymış kabul ediyorum) karşılaştığım soruların aynıları. Neden yazdığınızı bile anlamadım açıkçası. Herkesin söylediklerini tekrar etmek kolay olanı sanırım. Bazen ben de üzerinde çok düşünmeden yapıyorum bunu.

Linux dağıtımlarının geleceği üzerine bir tartışma açmak bence de yerinde olur. Mesela Unity değişikliği ve geleceğe etkisi tartışılabilir. Ben Unity'e tam alışamasam da gelecek için çok iyi bir adım olarak görüyorum. Sebebi ise taşınabilirliğin varabileceği noktayı hayal edemiyor oluşum. Yani gözlük takıp oradan kullanacağız belki bilgisayarları ve günlük hayattaki her şey gözlüğümüz sayesinde gözümüzle etkileşime geçecek belki. Unity burada ne olur yenir mi bilmiyorum ama önümüzdeki iki yılda tabletler çok daha yaygınlaşacak gibi duruyor. Bu durumda da en önemli test ortamı kullanıcıları olan özgür yazılımın böyle radikal kararlar alabilmesi çok güzel. Eğer öntanımlı olarak Unity gelmese Ubuntu bu gelişmelere hazırlıksız yakalanacaktı.

Açıkçası bu forumda kimse bilgili olmadığı için cezalandırılmıyor veya kimse bilgisiz diye dışlanmıyor. Kendinizi hiç tanıtmasanız bile vereceğim cevaplar değişmecekti ki değişmedi de :) En son Byte dergisi okumuşluğum var. Teknoloji dergileriyle pek haşır neşir değilim sizi tanımış olduk bu vesileyle. Burada kızacak bir şey görmüyorum ama herhalde internetle alakalı olabilir. Genelde böyle tartışmaların internet üzerinden değil yüzyüze yürümesi taraftarıyım. Beşiktaşta çayla çok güzel olurdu. Türkiye'yi çok özledim diyerek yazımı saçma bir şekilde bitiriyorum :)

alorak

Öncelikle buraya gelip ithamlara cevap verdiğiniz için teşekkürler serdarcevher,

Özet olarak tekrar cevap yazmak gerekirse yazınızda zaten bilgi ve tecrübe sahibi olduğunuz belli olmakta. Burada bence asıl nokta biraz yanlı bakış açısı olması. Yani "Year of Desktop Linux" olayı tamamen medyanın dolduruluşu olabilir. Ben linux kullandığım zaman dilimi içerisinde linux masaüstlerinde windowsu geçecek, tamam çok az kaldı gibi yazılar görmedim. Aksine gnu/linux kullanan kişiler genellikle kendilerini farklı görüp "farkımız olsun" düşüncesinde durmaktadırlar. Bunun asıl nedeni biraz sizin konu başlığınıza yanaşacak şekilde masaüstü ortamlarında üstün pazar firmaları linux'u keşfetmemiş ve karlı bir yatırım olarak görmemiş olmasıdır.(ki server boyutunu zaten biliyorsunuz bahsetmiyorum)

Bunlara ek olarak özel-paralı bilimsel/teknik programların olmadığı yüzünden insanların geri durduğundan bahsetmiştiniz. benim bildiğim matlab, mathematica, bricscad, varicad gibi mühendislik programları yavaş yavaş linux pazarına da girmekteler. (deb ve rpm paketleri şeklinde) Bu yıl linux'un olacak demiyorum, hatta belki yine hiç olmayacak ama windows'un masaüstünde dahi kan kaybettiğini düşünüyorum. Ama tabi bu kan kaybı rakamlarla ölçülecek cinste değil, yazılımcıların linux tabanına kaymasından dolayı dolaylı yoldan olduğunu düşünmekteyim.

Ayrıca gelecek masaüstü bilgisayarları "tablet monitör" kavramıyla birleştireceğini düşünmekteyim. Buna windows da hazırlık yaptı ama "metro" ile olacak iş değil sanırım. bir süre gnome-shell kullanırsanız o günlere şimdiden erişilebileceğini hayal edebilirsiniz bence.

Son olarak da masaüstü kullanımı yavaş yavaş kalkıyor demişsiniz ama bir bakıma eksik bir önerme olmuş. Son kullanıcı masaüstü kullanmaktan vazgeçiyor olmalıdır. Bana kalırsa linux kullanan kesim gelecek yaşantılarında da bir masaüstü bilgisayar kullanacak ama dediğiniz gibi teknik bilgisi olmayan windows kullanıcıları masaüstü bilgisayarlarından kolaylıkla vazgeçebilecekler.
özgürlük için

nasilolcekbuisler

KDE ye berbat iğğ,tiksinç demek modamı acaba?paramı veriyorlar?parası iyiyse bende 2 satır çizeyim şuaraya :) Kde olmasaydı ben linux kullanamazdım.Gayet kolay,kullanıcı dostu,muon harici kararlı.kurduğumdan beri hiç bir hata vermedi.